Dün e-mailime bir gönderi düştü. Konu başlığı “Deprem olacak mı” şeklinde bir soru olunca ilgimi çekti. Açıp okudum.

Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Emin Pişkin, Ceyhan depreminin yıldönümü nedeniyle deprem gerçeklerine işaret ediyordu. İçeriğe bakınca aklımdan neler geçti neler. Çünkü Adana Ceyhan depremi 27 Haziran 1998’de yaşanmıştı. O deprem sırasında Tarsus ve Mersin’de de önemli bir sarsılma olmuş, depremi hissedince gece yataklarımızdan sokağa fırlamıştık. Gün ağarınca Tarsus’ta bile 3-4 eski evin duvarlarının yıkıldığını, kimisinin balkonunun çöktüğünü görmüştük.

Yani o gün “Bize ne Ceyhan depreminden” diye bir cümle kurmamıştık. “Deprem olacak mı sorusu yerine önlem almak zorundayız” “Depremler olacak, afete dönüşmesini engelleyebiliriz”

Evet.. Gelen deprem yazısında, Jeofizik Mühendisleri Odası (JFMO) Adana Şube Başkanı Emin Pişkin, “Deprem olacak mı?” sorusundan çok her an her yerde olabilecek depremin bir afete dönüşmemesi için önlem alınması gerektiğini vurgulamaktaydı..

27 Haziran 1998’de Adana’nın Ceyhan ilçesinde meydana gelen ve 145 vatandaşın hayatını kaybettiği depremin yıldönümü nedeniyle açıklama yapan Emin Pişkin, “Bin 500 vatandaşımızın yaralandığı, binlerce kişinin de evsiz kaldığı depremin acısını unutmak mümkün değil. Maalesef depremler devam ediyor. Bu nedenle geciken önlemleri daha fazla zaman kaybetmeden almak zorundayız” diyordu.

 “DEPREMLER OLACAK, ÖNEMLİ OLAN ÖNLEM ALMAK”

Zamanını ve yerlerini tam olarak kestirmek mümkün olmasa da, bütün depremlerin asıl kaynağının, dünyanın varoluşundan bu yana süren ve sürecek olan, magma içerisindeki konveksiyon döngüleri ve devamında levha hareketleri olduğunu kaydeden Başkan Emin Pişkin, “Değerli madenler ve Jeotermal alanlar gibi yeraltı zenginliklerinin de  oluşmasını sağlayan bu hareketlerin, yerküremizin yörüngesinde döndüğü sürece yaşanacak olmasının doğal olduğunu kabullenmek durumundayız” demekte. Emin Pişkin, bu gerçeklerle hareket edip, artık “Deprem olacak mı?” sorusunun üzerinde durmaktan çok, her an her yerde olabilecek bu doğa olayının bir afete dönüşmemesinin nasıl sağlanacağı üzerine kafa yorulması gerektiğini vurguladı.

YAPI ZEMİN İLİŞKİSİ

Çözümün ilk olarak yapı-zemin İlişkisi iyi kurulmuş yapılar tasarlamaktan geçeceğini kaydeden Başkan Pişkin, “Bu da jeoloji, jeofizik ve inşaat başta olmak üzere ilgili mühendislik disiplinlerinin senkronize bir şekilde çalışması ile mümkün olacaktır. Projesinden uygulamasına, mühendisinden denetçisine, ustasından işçisine herkesin görevini hatasız ve eksiksiz yaptığı yapılar sallansa bile yıkılmayacaktır” diye konuşarak, bir doğa olayı olan depremlerin afetlere dönüşmediği günlere kavuşmayı dilediklerini sözlerine ekledi. İlgi ile okuduğum ve kendimizden de bir şeyler kattığım bu e-mailden yaptığım alıntılarla insanları deprem gerçeğine karşı bilgilendirmiş olduğuma inanıyorum. Deprem ve diğer tüm kötü afetlerden Allah hepimizi uzak eylesin.