image

Okunma : 428  Tarih : 8.07.2025  E-Mail : labar.faruk.rf@gmail.com

 
Faruk RİFAİOĞLU

İYİ İNSANIN COĞRAFYASI OLMAZ

 

         İlk Üniversite yılları sene 1996…

         Beraber aynı evi paylaştığım, günümün önemli bir kısmını beraber geçirdiğim ve hala sıklıkla görüştüğüm, 30 yıla yakın dostluğuyla sohbetinden zevk aldığım, değerli bir dost, bir kardeş ve ağabeydi Mahmut Cevherî, şimdilerde bir okulda Müdür Yardımcısı.

        Tecrübelerimizi birbirimize aktardığımız gençliğin ilk yılları, İlk Üniversite yıllarında vakti zamanında zamanımıza güzellikler katan, öğrendiğim yeni hakikatlerin beynimde ufuk patlamasına yol açtığı o güzel toplantılar.

         Fakat aynı zamanda terörün, şiddetin ve ayrımcılığın zirvelerde olduğu, birliğin, dirliğin özellikle de dış mihraklarca bozulmaya çalışıldığı, bizleri zenginleştiren, güzelleştiren, kültürel zenginliğimizin farklılıklarımızın sanki ciddi bir sorunmuşçasına servis edildiği zamanlardı. Özellikle Üniversite gençliğinin ve toplumun ayrıştırılmaya çalışıldığı, ortamın bulandırıldığı dönemlerdi.

        Bir süre sonra yaşananları anlamaya çalışıp kendi zihnimde bilgilerin doğrusunu- yanlışını analiz ve sentez seviyesine çıkarmaya çalışırken karşılaştığımız sorunların sebebini, akşam çaylarının içildiği samîmâne bir sohbet ortamında dillendirdiğim esnada, Mahmut’un ağzından dökülüveren ve yaşanan sıkıntıların sebebini söyleyip, çözümüne yol gösterdiğini düşündüğüm ‘’iyi insanın coğrafyası olmaz’’ cümlesini ilk anda anlamlandıramadığımı itiraf edeyim.

       ‘’İyi insanın coğrafyası olmaz’’ cümlesiyle tam olarak ne kastettiğini sorduğumda, Coğrafyanın kader olmasına rağmen, iyi insanların ve kötülerin iç içe yaşadığını, ayrıştırmaya çalışan zihniyetin ayrıştırmayı yaparken kullandığı toptancı yaklaşımdan ve bu toptancılığın esastan yanlış olduğundan bahsetti.

      Kur’ân tefsirini okuyan biri aslında söylenenin "Hiçbir günahkâr, başkasının günahını çekmez’’. Şeklindeki Kur’ân-î prensibin halk diliyle ifadesi olduğunu anlayabilirdi, demek ki ben acele etmiştim.

       Birinin veya birilerinin yaptığı yanlıştan dolayı yakınlarını, çevresindekileri, tanıdıklarını sorumlu tutmak, daha da ileri gidip onu bireyi olduğu toplumla özdeşleştirmenin yanlışlığından bahsetmek bile belki gereksiz ama maalesef bu bir vakıa, bir gerçek.

       Unutulmamalıdır ki yanlış yapanın şahsi hatası sadece ve sadece yanlışı yapanı ilgilendirir. Bu Medeni Hukukta da İslâm hukukunda da vicdani kıymetlendirmede de böyledir.

      Günümüzde maalesef ve maalesef hemen her toplumda yer alan bu toptancı zihniyet ve müzmin hastalık hala varlığını güçlendirerek sürdürmektedir.

      Özellikle son dönem iç içe yaşadığımız Suriyeli kardeşlerimiz için kullanılan ‘’ Bu Suriyeliler…’’ hatta daha ileri gidip ‘’Bu Araplar…’’ diye başlayan ve bu olumsuz ifadelerin diğer topluluklara uyarlanmış şeklinin, kimseye faydası yoktur.

       Herhangi bir ırka veya millete yönlendirilecek bu ve benzeri ayrıştırıcı sözler anlamlı hatta kabul edilebilir, değildir. Bilinçli ve kasti bir yönlendirme, kutuplaştırma siyaseti giden kötü niyetli zihniyetin kalıntılarının, düşmanlığı… kini… öfkeyi… ayrımcılığı… özellikle kendi bölgemiz insanlarına yönlendirdiği aşikârdır.

      Dikkatle bakan gözler, özelliklede İslâm düşmanlarının zihniyetini hâkim kılmaya çalışan bir bakışın, düşünüşün eseri olan davranışları, sözleri, hareketleri ve tarzı toplumun her kademesine enjekte etmeye çalışmakta olduğunu görecektir.

       Batı toplumlarından gelen bireylere gösterilen tahammülün çeyreğini, kendisine sahip çıkmamız şart olan dostlarımıza ve kardeşlerimize göstermemiz daha güzel bir geleceğe yürümemize neden olacaktır. Birliğimizi ve beraberliği pekiştirerek, kardeşliğimizi güçlendirmemiz, gelişirken onları da bu gelişime dahil etmemiz hepimizin yararınadır.

      Dini, Irkı, dili, teni… yüzünden ayrıma, ayrılığa, ötekileştirmeye tabi tutulmayan bir kültürden gelen bu aziz milletin eğitimi yücelterek yeniden asli konumuna dönmesi önce aynı coğrafyayı paylaştığı kardeşlerine sonra tüm insanlığa gerçek insaniyetin ne olduğunu hatırlatma dönemidir.

       Haritayı önüne alan hiç kimse iyi insanlara bir coğrafya tayin edemeyeceği gibi kötülere de bir yer tayin edemez.

       O halde ayrımcılığa, fitneye karşı birleşmek; kardeşlik, dostluk, insanlık hukukunun gereğini yapmak ve huzura ulaşmak için yapılması gerekenler için gerekenleri yapmak boynumuzun borcu olsun.

        GAZZE’yi ve GAZZE’de yaşananları gündemde tutmaya ve kardeşlerimize her türlü desteği vermeye devam…

         Yine yeni bir yazıda beraber olmak dileğiyle hoşçakalın, mutlu kalın, huzurla ve sağlıkla kalın.

                                                                                                                                                                                 Faruk RİFAİOĞLU…

  




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 
  YORUMLAR
 
 
  YORUM YAZIN
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz :

Güvenlik Kodu : Güvenlik Kodu
Kod :

 


 
  Akdeniz Gazetesi


 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA