Yakılırken çadırlar...
Parçalanıp öldürülürken bebekler kadınlar yaşlılar ve insanlar...
Bombalanırken binalar...
Bombalarla düşürülerek deprem... enkaz ve toz Bulutu altında yaşatılan insanlar...
Bu esnada insanlık Müslümanlar ve Araplar…
Kınadılar kınadılar hep kınadılar… toplanıp kınadılar... toplanıp kınadılar…
Her bomba patladığında… her füze atıldığında… her bir tankın topunda… her bir silah sesinde titredi hep masumlar...
Öldüler… enkazlar altında kaldılar… parçalandılar kimi zaman…
Kimi zaman kendileri… kimi zaman sevdikleri...
Sevdikleri öldüğünde iki defa öldüler belki de...
Önce sevdikleri öldü belki sonra ruhları...
Bu arada, UZAKTAN SEYRETTİLER MÜSLÜMANLAR GAZZE’Yİ…
Kanadılar kınadılar toplanıp kınadılar...
İçlerinden bir zengin tokat yedi ansızın...
Zenginin Tokadı fakirin tokadına benzemezdi tabii...
Gazze'de ölenler ölür ve olanlar olurken 6 ayda bir toplanıp kınadılar…
Fakat zengin yiyince tokadı ertesi gün toplandılar...
Ve yine sadece kınadılar…kınadılar…ve kınadılar...
Alışmışlardı artık kınamaya…
Toplanan herkes sadece durum tespiti yaptı...
"İzleyenler fikir beyan ettiler..."
"Yapılanlar mevcut durumu daha kötü hale getirecek dediler..."
Bu arada düşman da durmuyordu tabii ki…
Acelesi de vardı üstelik…
Korkmadı kınamalardan… Tınmadı da üstelik…
Yapılacaklar listesinde çok işi vardı yapılması gereken…
Yapılacaklar yapıldı...
Hatta ders vermek için daha ağır yapıldı...
Daha alçakça... şiddetle ve vahşice yapıldı...
Bizim garibanlar şiddete karşı yeniden toplandılar...
Toplantılar yaptılar...
Bu esnada lezzetli yemekler yediler… tatlı sular içtiler… eğlendiler güldüler...
Gülerken içleri kan ağlıyordu gerçekte,
Bir sonraki av acep ben olabilir miyim diye...
Düşmanlarından biri onları davet etti...
Koyun postunu giyip hüznünü de arz etti …
Düşmanların ortaklıkları vardı 51’e 51...
Ortağın hangisinin fikri daha cehennemlikse...
51 ortaklığı o alıyordu…
Diğeri benim hissem 49 diyordu...
Alay edip akıllarla eğlenip… gülüyorlardı…
Bu arada şeytandan daha şeytanî fikirler uygulanıyordu...
Cehennemi fikirler uygulandı ve hala da uygulanıyor Gazze’de…
BOMBALAR YAĞIYORDU GÖKTEN MERHAMETİN YERİNE…
Her yer mahvediliyor… Yuvalar yıkılıyor...
Milyonlarla kurşunlar masumlara sıkılıyor…
Yetmedi yapılanlar…
Sürgün zamanı ilan ettiler ...
Neden mi… açıktan… zorla… sebepsiz… öylesine…
Vatan terkedilecek…Gidenler gelmeyecek…
Hem de dönmemecesine…
Talimatlar geliyordu, gün aşırı üstelik…
Bir gün kuzeyden güneye ve güneyden kuzeye…
Eğleniyor alçaklar…
Eğleniyor, gülüyor… kahkalar atıyorlardı…
Üstelik de kapkara vicdanlarının kömürleşmiş rengiyle…
Uçaklardan bombalar yağıyordu… tanklar top patlatıyordu …
Çuvallardaki unlar kanla boyanıyordu.
Hedeflerini 12'den vururken çığlıklar birbirine karışıyordu…
Biri sevinç çığlığı… diğeri ise hüzün...
Bir alçak hedefini vurduğuna seviniyor, sevinç çığlığı atıyordu…
Diğeri vurulduğuna üzülemiyordu bile...
Ve Allah’a güveniyor… sabrediyordu Gazzeliler…
Yalnızca Allah’a…
UZAKTAN SEYRETTİLER, MÜSLÜMANLAR GAZZE’Yİ…