Her şey eski zamanlardaki gibi siyah beyaz mı oldu da biz mi fark edemiyoruz.
Renkler seçilmez olurdu elbet gönderilen fotoğraflarda ya da çizilen resimlerde…
Özleyenler olmuş mudur acep o eski günleri… eski filmleri ve eski resimleri…
Tandır ekmeğine … zeytinyağlı… kuru nane serpilmiş… kıpkırmızı… katıksız ve lezzetli köy salçaları sürülür, ekmeği elimize alıp diğer elimizde domates özgür ve hür koşardık mahallenin sahasına.
Arkadaşlarımızla mahallenin sahasında buluşur, uçsuz bucaksız sahalarda koştururduk…
Bazen bir topun arkasında.
Hayat rengini yitirdi de her şey anlamını kaybetti mi …?
Yoksa o siyah beyaz günlerde daha mı renkliydi…?
Kurtulduk o maziden diye sevinenler vardır belki de…
Çocukluğuma ait saf ve masum bir resmimi gördüm. Siyah beyaz günlerden kalan. Gözlerim kömür karası… Tenim bembeyaz çıkmış…
Daha mı sadeydi her şey… Daha mı güzeldi o günler…
İnsanlar daha içten ve hesapsızdı sanki…
Şimdikiler hesap uzmanı…
İçimizde ayaklı hesap makineleri var…
Dikkat edin duygularınızı… hissettiklerinizi bile ölçerler…
Aldığınız nefesleri… attığınız adımları sayan aletleri var…
Yapay zekâ dönemi…
Etler de yapay olacakmış… (sanki doğalmış gibi…)
Sütleri de tozdan… süt tozundan yapıyorlar…
Şerbetlik, limonata, vişne, kiraz, ahududu… Soğuk karlı içecek makinelerinde (Slaş diyor bazıları)
İçecekler rengarenk… buzlu buzlu… soğuk soğuk…
Küresel ısınmanın zirve yaptığı bu yıl içini soğutuyor adamın…
Gıda boyalarından diliniz rengarenk oluyor…
Kanser mi…? Kansorejen mi…?
Tövbe… tövbe… ağzınızı hayra açın… ya da sonsuza kadar susun…
Çok zeki bir nesil geliyor…(!)
Artık yemeğe gerek kalmayacakmış…
Herkese günde bir kapsül veya hap…
Hapı yutacaksınız…
Hapı yuttuğunuzda mutluluk hormonu da koyacaklar üstelik…
Sebep olmasa da mutlu olacaksınız…
Bulutların üzerinde gezeceksiniz… hem de uçmadan…
Üzüntü filan olamayacak artık…
Stres… sıkıntı… hüzün 3 günlük dünya değer mi kardeşim…
Pek çalışmaya gerek falan da kalmayacakmış. İstediğiniz kadar dinlenecekmişsiniz…
Hatta istemeseniz de dinlenecekmişsiniz…
Rahatlayacaksınız yahu… rahatlayacaksınız… az kaldı…
Çip takacaklar size…
Gözlükler verecekler…
Mutluluktan… zevkten…lezzetten deliye döneceksiniz…
Yapay zekâ robotları aksırıncaya…çatlayıncaya… patlayıncaya kadar size hizmet edecekler (miş)…
İnsan oğlunun fiziksel şekli değişecekmiş bu arada…
Kafası küçülecek… göbeği büyüyecek… Armuda benzeyecekmiş insanoğlu…
Elmacılar sevinmesin… Gelecek armudun ve armutçuların olacak…
Rengârenk bir dünyada yaşatmaya çalışacaklar… Gökkuşağı gibi yani…
İsteyen gökkuşağının üstünden kayacak… isteyen de altından geçecek…(Tövbe… tövbe…)
Bir de hayat rengini yitirdiğinde diye başlık atmışım…
‘’Hayat çok renklendiğinde’' olmalıydı başlık…
Daha anlatacaktım size… Ama artık 300 kelimenin üstündeki metinleri kimse pek okumuyormuş.
Yakında sadece başlığı yazacağım… altını da siz dolduracaksınız.
Faruk RİFAİOĞLU…