Bayramlar, toplumsal hafızamızda dayanışmanın, sevincin, birlikteliğin sembolüdür. Hele ki dar gelirli vatandaşlar için, bu özel günler hem moral hem de maddi destek anlamına gelir. Bu nedenle hükümetin yıllardır uyguladığı bayram ikramiyesi uygulaması, emekliler için bir nebze de olsa nefes alma fırsatı sunuyor. Ancak bu yıl, açıklanan rakam birçok emekli için hayal kırıklığı yarattı.
Hükümetin bayram ikramiyesini 4 bin TL olarak açıklaması, emekliler arasında farklı tepkilere yol açtı. Kimi emekliler için ek bir nefes alma imkanı sunarken, birçoğu içinse bu rakamın beklentilerin altında kaldığı aşikar. Zira emekliler, en azından asgari ücret tutarında bir ikramiye beklentisi içindeydi. Bu durum, "emeklinin gözü bayram ikramiyesinde" sözünü bir kez daha doğrular nitelikte.
Yaşadığımız ekonomik koşullarda, hayat pahalılığı ve enflasyonun gerçek etkisi göz önüne alındığında, bu artışın reel bir karşılığı ne yazık ki yok. Emekliler, ay sonunu getirebilmek için zaten sürekli hesap kitap yapıyor. Pazarda, eczanede, markette yaşanan fiyat artışları karşısında sabit gelirli bir emeklinin 4 bin lirayla “bayram yapabilmesi” mümkün mü?
Bugün asgari ücret net 22 bin 100 TL. Emeklinin beklentisi, en azından bayram ikramiyesinin asgari ücretle eşitlenmesi yönünde. Bu sadece ekonomik bir talep değil; aynı zamanda bir adalet beklentisidir. Çünkü emekli, yıllarca çalışmış, üretmiş, vergi vermiş, bu ülkeye katkı sunmuş bir kesimdir. Bu insanların yaşlılıklarında insanca yaşam beklentisi kadar doğal bir hak olamaz.
Bayram ikramiyesi elbette bir sadaka değil; devletin sosyal sorumluluğunun bir parçasıdır. Hele ki ekonomik kriz dönemlerinde, sosyal devletin en temel görevi, en kırılgan kesimleri korumak, refahı adil dağıtmaktır. 4 bin liralık bir ikramiyenin, ne kurbanlık alımına, ne torun sevindirmeye, ne de bir nebze bayram havası yaşamaya yetmediği aşikâr.
Bu nedenle emeklinin gözü hâlâ hükümetten gelecek bir revize kararında. Beklenti büyük, umut var ama sabır giderek tükeniyor. Umarız ki karar alıcılar bu sesi duyar, toplumun vicdanında karşılık bulan bu haklı talebi karşılıksız bırakmaz. Bayramlar paylaşmaktır. Paylaşmanın anlamı ise en çok da, en az pay alana hakkını vermekle başlar.