Bugünkü yazımın konusuna ve içeriğine yakınlığım , uzun yıllara dayalı tecrübelerime dayanıyor; bu nedenle ve izninizle, geçmişteki iş hayatıma ilişkin kısa notlar paylaşmam gerekiyor.
Uzun yıllar Mersin’de çeşitli bayiliklerin yanında, bir traktör ve bir otomobil bayiliği yaptım; hatta bir dönem “ Çukurova Bölge Bayisi” olarak çalıştım.
Halkla ilişkiler, pazarlama konularını çok önemsedim ve bu konuda çeşitli çalışmalarım oldu.
“Traktör nasıl satılır?” konulu yazdığım kitapçık, Türkiye genelinde bayilere dağıtıldı.
Ülke genelinde bayiler arasında yapılan seçimlerde iki kez Türkiye birincisi seçildim.
Aynı seçimde Türkiye dünya birincisi seçilince, İngiltere’ye davet edildim.
2 yılda pazar payını % 7 den %70 e çıkaran kişi olarak İngiltere ekonomi dergilerinde yer aldım. İşyerimin fotoğrafı o yıl tüm dünyadaki bayilerin reklamlarında yayımlandı.
Bu nedenle, artık sektörden çekilmiş olmama rağmen, bir nedenle ilişki kurduğum firmalarda, bayilerde hep ” pazarlama ” konusunu dikkatle izlerim.
Tabelalar, giriş, dekor, renkler, karşılama gibi satışta başarıyı etkileyen, bazıları önemsiz gibi görünen onlarca ayrıntıyı incelerim.
Her zaman kafamda öneriler, eleştiriler, tavsiyeler dolaşır.
Sonuçta hepsinin üzerindeki en önemli etken şudur:
Pazarlamada insan ilişkisi…
Yani başarıyı tüm diğer etkenlerin ötesinde, kişisel iletişim sağlar. Bu ise bir eğitim meselesi olmanın da ötesinde kişisel yatkınlık, karakter özelliği ve işine tutkuyla bağlanma gerektirir.
* * *
Neden, benim için artık çok gerilerde kalan bu sektörel konuya değindim?
Geçtiğimiz hafta ziyaret ettiğim bir “satış koordinatörü” dostum, “KİA Satış Koordinatörü Ender Önal” ı çalışırken izledim ve temelde bir insan ilişkisi alanı olan Kişisel İletişim konusunu okurlarımla paylaşmak istedim.
Öncelikle :Ticarete ilk başladığım zamanki heyecanımı ve işimi iyi yapma azmimi değerli Ender Önal’da gördüm.
Batılı anlamda modern- profesyonel satış ve pazarlamada başarısının yanında, Doğu kültürümüzdeki “dostluk” ve “içtenlik” kavramını birleştiren bir anlayışla insanları karşılıyor ve derhal sıcak, samimi bir ilişki başlatıyor. Gelen kişinin bir müşteri değil, öncelikle yardım, ilgi ve doğru bilgi bekleyen İNSAN olduğuna inanıyor ve bu inancını karşıya taşıyor.
Öyleyse şuraya geliyorum: Benim iş hayatımdan bu yana yıllar geçmiş olsa da, pazarlama konusunda temel doğru yerinde duruyor: İnsan ilişkilerinde içtenlik, işine tutkulu bir bağlanma ve insana saygı…
Güler yüzle karşılamak, inandırıcı şekilde doğruları söyleyerek anlatmak ve ilişkiyi ticari hesapların gölgesinden uzak tutmak.
Elbette insan ilişkileri ve kişisel iletişim konularında günümüz psikanaliz biliminin, halkla ilişkiler ve sosyoloji alanının ufuk açıcı katkıları vardır; özellikle reklam sektöründeki etkileyici sunumlar, dilsel ikna kuralları, teknolojiye ve ekonomik faydaya dayalı sayısız vaatler söz konusudur; ama günün sonunda ve karar ânında insan ilişkisi ve bu ilişkideki içtenlik, dürüstlük, sıcaklık ve inandırıcılık öne çıkıyor.
Kaldı ki hayatın her alanında karşıdaki insana saygı duymak, ona karşı açık ve dürüst olmak, hesaptan uzak bir dille konuşmak, kişinin kendine olan saygısıyla da ilgilidir.
Yaptığımız işle ilgili her şey, kişisel çizgilerimizi ve karakterimizi etkiliyor; kim ve hangi nedenle olursa olsun, ilişkide olduğum kişi en az benim kadar saygıya, ilgiye değerdir ve doğru bilgilendirilmelidir.
Ötesi, elbette her sektöre ait teknik konulardır ve gereği neyse yapılır; ama öncelik İnsan’dır; İnsan İlişkileri’dir.
Davranışlarıyla ilham vererek, bunları yeniden düşünmemi ve sizlerle paylaşmamı sağlayan Kia Satış Koordinatörü sevgili Ender Önal’a teşekkür ederim; başarılarının devamını dilerim…
HARUN ARSLAN…