- Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler; yoksa şeytan aralarına girer. Kuşkusuz şeytan insanların apaçık düşmanıdır. (İsra 53)
Cuma namazını kılmak için camiye gittiğimde geç kaldığım için avluda serili hasırlardan birine oturduğumda ilk sünneti kılıp selam verdiğimde sağımda oturan beyefendi farklı tarzdaki giyimiyle ve ellerinde hemen her parmağında takılı olan irili ufaklı rengârenk taşlarla süslü gümüş yüzükleriyle, üstelik kırlaşmış saçlarını kızılın farklı bir tonuna boyadığı için dikkatimi çekti.
‘’Cuma günü imam hutbe okurken konuşan birine, ‘Sus!’ bile desen, hatalı bir iş yapmış olursun.” (Müslim, Cum’a, 11.) Hadisini hatırladım ve tekrar dikkatimi okunan hutbeye vermek maksadıyla önüme baktım. Eşofman giymiş gayet kilolu bir beyefendinin ön safta oturmuş ve öne doğru eğildiği için sırtı ziyadesiyle açılmıştı. Dikkatimi toparlamak anlatılanı daha iyi anlamak için bu defa yönümü sol yukarıya caminin hoparlörüne doğru çevirdim.
Hutbenin konusu, hayvan haklarının gözetilirken insan haklarının hafife alınması nedeniyle yaşanan olumsuzluklar, neticesinde insanların gördüğü zararlar ve bu zararların nasıl telafi edilmesi gerektiği üzerine idi.
Yanımda oturan tarzı farklı beyefendinin ön saftakilere doğru seslenmesiyle yine dikkatlerimiz dağıldı, ne olduğunu anlamaya çalışırken, ön safta oturup sesin geldiği yere bakanlara, Kızıl saçlı beyefendi O değil diğeri dedi, derken sırtı açılmış beyefendiye arka saftan kendisine seslenildiğini söylediler. Beyefendi işaretle önündekine ‘’sırtın açılmış, eşofmanını yukarı çek’’ dediğinde diğer arkadaş kendine çeki düzen verip oturuşunu düzeltti. Çünkü Setr-i avrete (vücudun dinen örtülmesi gereken yerlerini örtmek) riâyet etmek de hutbenin vaciplerindendir.
İçimden yanlışı gördüğüm halde neden bu uyarıyı yapmadığım ve neden görmezden geldiğim için kendime kızdım. Hutbeden sonra medeni cesaret gösterip uyarıda bulunduğu için belki de dıştan bakıp önyargı ile yaklaşacağımız farklı tarzdaki beyefendiye teşekkür ettiğimde verdiği cevap çok hoşuma gitti. ‘’tabii uyaracağım, zararı hem bana hem kendisine…’’
Yukarıda da belirttiğim gibi ilk bakışta toplumda farklı tarza sahip dikkat çekici bir görüntüye sahip bu beyefendinin cesareti, duyarlılığı ve güzellikle uyarıda bulunması beni gerçekten çok mutlu etti. Tüm kalbimle onu tebrik ederken, toplum olarak birbirimizden sorumlu olduğumuzun bilincinde olarak birbirimizin faydası için, toplumun iyileşmesi, ilerlemesi için gerektiğinde kibirden, kabalıktan uzak, nezaketle ve uygun bir dille birbirimizi uyarmanın ne derece önemli olduğunu hatırlatmak ve bu haftaki yaşanmışlığı sizinle de paylaşmak istedim.
Çünkü yanlış sadece sahibine zarar vermiyor.
"İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur."
Diyor, Yer Altından Notlar adlı kitabında Fyodor Dostoyevski.
Genelde haklı olduğumuz durumlarda, üslubumuz ve söyleme esnasında yaşadığımız strese bağlı ses tonundaki yükseklik, bizi haklı olduğumuz durumlarda da haksız duruma düşürebiliyor maalesef.
Haksızlığa uğradığınızı hissettiğinizde sükuneti sağlayabilmek, sakin kalabilmek zor olduğu gibi herkesin harcı değil maalesef. Bu büyük bir maharet gerektirir aynı zamanda. Devamında ortaya çıkan ciddi bir tartışmanın sonunda haklı olduğunuz halde bir şeyleri değiştirmenin çok ama çok zor olduğunu anladığınızda iş işten geçmiştir çoğu defa. Attığınız taş ürküttüğünüz kuşa değmez. Harcadığınız emekler boşuna gitmiş, yaşadığınız ve yaşattığınız stres de yanınıza kâr kalmıştır. İşin sonucunda hiçbir fayda bir kazanç da elde edemezsiniz üstelik. Madden de manen de kayıp yaşayıp hüsrana düşersiniz. Çok kıymetli şeyler ödemiş olmanıza rağmen kazancın yerine zarar yazılmıştır hanenize.
Karşınızdaki bazen hısmınız bazen de hasmınız olabilir. Belki siz belki de karşınızdaki şahıs, o derece inatçı ve dünya sevdalısıyızdır ki öylesine sımsıkı sarılmışızdır hayata, yaşımız kaç olursa olsun. Hatta sanki menfaatini bir bıraksak elimizden kaçıracağımızı ve bir daha asla yakalayamayacağımızı düşündüğümüzden olsa gerek daha da sağlam sarılmışızdır.
Yavaş yavaş yaşanan bu gibi durumların sonucunda baş ağrısı, kolesterol, yüksek tansiyon gibi kavramlarla tanışır vücudumuz. Ve bir zaman sonra herkes hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam ederiz.
Yine yeni bir yazıda beraber olmak dileğiyle hoşçakalın, mutlu kalın, huzurla ve sağlıcakla kalın.
Faruk RİFAİOĞLU