|
|
TİHEK’TEN TRT’ye ağır ceza
|
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından alınan karara göre, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdürlüğü’nde görevli A.D. adlı çalışanın cinsiyet temelli yıldırma ve sonrasında idari mekanizmalara başvurusu nedeniyle mağdur edilme iddiaları hakkında önemli bir karar verildi. TİHEK, başvurucu A.D.’nin maruz kaldığı muamelelerin "ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine" hükmederek TRT Genel Müdürlüğü’ne 204.285,00 TL idari para cezası uygulanmasına karar verdi. |
 |
|
Tarih : 29 Haziran 2025 Pazar 18:34
|
Edinilen bilgilere göre A.D., başvurusunda TRT’deki memuriyet hayatı boyunca kendisine verilen sorumlulukları eksiksiz yerine getirdiğini belirtirken, aynı birimde görev yapan C.K.’nin odasını iki kez bastığını ve bu durumu şikayet etmesi üzerine müfettiş soruşturması sonucunda disiplin cezası alan C.K.’nin kendisine karşı asılsız ve çirkin iftiralar içeren iki ayrı dilekçe yazdığını ifade etti. Bu dilekçelerin iş performansını, huzurunu ve çalışma düzenini bozduğunu belirten A.D., iftiraların Teftiş Kurulu Başkanlığı nezdinde araştırılması talebinde bulunduğunu aktardı.
A.D., 28 Mart 2024 tarihli cevap dilekçesi sonrasında amirleri tarafından büyük bir baskıya maruz kaldığını ve 16 Nisan 2024 tarihli vekalet sonlandırma yazısıyla 13 yıldır sürdürdüğü görevinin sona erdirildiğini iddia etti. Ayrıca, 17 Nisan 2024 tarihinde tebliğ edilen görevlendirme yazısı ile biriminin değiştirildiğini ve "ceza olarak" defalarca taciz şikayetinde bulunduğu Müdür Yardımcısı M.K.’nin emrine verildiğini belirtti.
M.K. tarafından 24 Nisan 2014 tarihinden itibaren taciz edildiğini, M.K.’nin kendisini her gördüğü yerde laf attığını, türkü söylediğini, rahatsız edici eylemlerde bulunduğunu ve üzerine yürüdüğünü öne süren A.D., bu taciz ve tehdit eylemleri hakkında sendikaya ve kuruma dilekçeler verdiğini ancak hiçbirine cevap alamadığını ifade etti. 2016 yılında dönemin müdürünün "Gelsin senden özür dilesin konuyu kapatalım." dediğini, kendisinin ise "Sana Müdür Yardımcımı yedirmem." cevabıyla karşılaştığını aktaran A.D., taciz eylemleri nedeniyle yaşadığı rahatsızlıkların arttığını ve durumu dönemin TRT Genel Müdür Yardımcısına ilettiğinde "Kızım bu dilekçeleri bana WhatsApp’tan gönder." yanıtını aldığını belirtti. Farklı makamlara şikayet dilekçeleri göndermesine rağmen sonuç alamadığını ve kendisini taciz eden bir amirin emri altında çalışmasının kabul edilemez olduğunu savundu.
TRT ise yazılı görüşünde, C.K. ve A.D. arasındaki olaylarla ilgili soruşturma başlatıldığını ve C.K.’ye uyarma cezası verildiğini, bu nedenle başka bir işlem yapılmadığını bildirdi. M.K.’nin taciz iddialarına ilişkin inceleme ve soruşturma talebinde bulunulduğunu ve teftiş sürecinin devam ettiğini belirtti. A.D.’nin vekalet görevinin hizmetteki gelişmeler ve birim ihtiyaçları doğrultusunda sonlandırıldığını, idarenin takdir yetkisi bulunduğunu savundu. Birim değişikliğinin ise kurumsal hizmet ihtiyaçları çerçevesinde gerçekleştiğini ve bu işlemin yargıya taşındığını ifade etti.
A.D. ise muhatabın yazılı görüşünde M.K.’nin mobbing ve tacizleri ile C.K.’nin iftiraları hakkında cevap bulunmadığını, sürekli olarak sonuçlandırılan soruşturma dosyası üzerinden işlem yapılamayacağının belirtildiğini savundu. M.K.’ye yönelik taciz eylemlerine ilişkin idarenin cevap vermediğini ancak savcılığa başvurusunun ardından idare tarafından soruşturma başlatılmasının talep edildiğini belirtti. Birim değişikliği ve vekalet görevinin sonlandırılmasının kamu yararı gözetilmeksizin baskı ve cezalandırma amacıyla yapıldığını, özellikle taciz iddialarında bulunduğu M.K.’nin emri altına görevlendirilmesinin cezalandırma kastını açıkça gösterdiğini yineledi.
TİHEK, başvuranın C.K. ile yaşadığı sorunların kişisel husumetten kaynaklandığını ifade etmesi nedeniyle cinsiyet temelli yıldırma iddiasının inceleme şartlarını taşımadığına karar verdi. M.K. tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen taciz eylemlerinin ise Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2013-2014 yıllarında gerçekleştiği tespit edildiğinden ve 6701 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 20 Nisan 2016 tarihinden önceki olayların incelenemeyeceği gerekçesiyle taciz iddialarını kabul edilemez buldu.
Ancak TİHEK, A.D.’nin 28 Mart 2024 tarihli dilekçesinin ardından biriminin değiştirilmesi ve vekaleten yürüttüğü görevinin sona erdirilmesi iddialarını mağdurlaştırma kapsamında değerlendirdi. Kurum, 6701 sayılı Kanun’un 4. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan mağdurlaştırma tanımını esas alarak, başvuranın eşit muamele ilkesine uyulması ve ayrımcılığın önlenmesi amacıyla idari bir süreç başlattığını ve bu dilekçenin ardından 13 yıldır sürdürdüğü vekalet görevinin sona erdirilmesi, biriminin değiştirilmesi ve yeni görev yerinin taciz iddiasında bulunduğu M.K.’ye bağlı olmasının, başvuranın şikayetleri nedeniyle cezalandırıldığına dair "kuvvetli bir kanı oluşturduğunu" değerlendirdi.
TRT’nin söz konusu işlemlerin kurumsal hizmet ihtiyaçları çerçevesinde gerçekleştiği yönündeki savunmasını yetersiz bulan TİHEK, muhatabın ayrımcılık yasağını ve eşit muamele ilkesini ihlal etmediğini ispatlayamadığına karar verdi. Bu nedenle, A.D.’nin dilekçe hakkı ve hak arama hürriyeti kapsamındaki taleplerinin önlenmesi amacıyla olumsuz bir muameleyle karşılaştığı ve mağdurlaştırmaya maruz kaldığı, dolayısıyla ayrımcılık yasağının ihlal edildiği kanaatine varıldı.
Kurul Üyeleri İsmail Ayaz, Muhammet Ecevit Carti ve Saffet Balın karara karşı oy kullandı. Karşı oy gerekçesinde, 6701 sayılı Kanun’da ayrımcılık yasağının ihlali idari yaptırım gerektiren bir kabahat olarak düzenlendiği ve ayrımcılık temellerinin sınırlı sayıda belirtildiği vurgulandı. Mağdurlaştırmanın Kanun’da kavram olarak yer almadığı, ancak 4. maddede tanımının yapıldığı belirtilirken, bu tanımda "bu Kanunda sayılan ayrımcılık temellerine dayanılarak" ifadesi yer almasa da Kanun’un lafzi ve amaçsal yorumu birlikte değerlendirildiğinde mağdurlaştırmanın da Kanun’da yer alan temellerden birine dayalı ayrımcı bir muamelenin önlenmesi amacıyla başlatılan hak arama süreci sonrasında gündeme gelebileceği kriterinin aranması gerektiği savunuldu. Başvuranın mağdurlaştırılma iddiasının 6701 sayılı Kanun’da yer alan ayrımcılık temellerinden herhangi biriyle ilişkilendirilememesi sebebiyle bu Kanun çerçevesindeki ayrımcılık yasağı bağlamında incelenemeyeceği değerlendirmesiyle çoğunluk görüşüne katılmadıklarını ifade ettiler.
|
Paylaş : |
|
Etiketler :
|
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!
|
|
BASIN İLAN KURUMU İLANLAR |
|
|
|
|