Haber Merkezi
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi 2024 – 2025 Eğitim Öğretim Yılı Mezuniyet Töreni büyük bir coşku, gurur ve heyecanla gerçekleştirildi. Akdeniz Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen törene Adana Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Hakan Kuzu, Rektör Prof. Dr. Erol Yaşar, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Hakan Öztürk, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Kaya, Üniversite Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yusuf Usta, daire başkanları, öğretim üyeleri, mezunlar ve yakınları katıldı. Doktorluğa adım atan mezunların alkışlarla sahneye gelip yerini almasının ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve aziz şehitlerimiz anısına saygı duruşunda bulunularak hep birlikte İstiklâl Marşı’mız okundu. Tören, açış konuşmalarıyla devam etti.
PROF. DR. EROL YAŞAR; “MERSİN ÜNİVERSİTESİ, KENDİSİNİ SÜREKLİ YENİLEYEN KÖKLÜ BİR ÜNİVERSİTEDİR”
Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Erol Yaşar, genç hekimlerimizin yıllar süren emeklerinin, sabır ve özveriyle yanlarında olan ailelerinin, ayrıca onlara rehberlik eden kıymetli akademik kadromuzun çabalarının taçlandığı anlamlı bir günde bir arada olmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirerek, “1992 yılında temelleri atılan ve 1998 yılında eğitim-öğretim hayatına başlayan köklü Tıp Fakültemizin bugün gururla sergilediği bu mutlu aile tablosuna hep birlikte şahitlik ediyoruz. Bölgemizde sağlık alanında öncü bir kurum olarak, öğrencilerimizi yalnızca bilgiyle değil; aynı zamanda beceri, tutum ve etik değerlere bağlılıkla donatmayı amaçladık. Hedefimiz; çağın gereklerine hâkim, araştırmacı ruhlu ve mesleğini evrensel ilkeler ışığında icra eden hekimler yetiştirmek oldu. Bugün mezun olan genç doktorlarımızı, vatandaşlarımıza şifa dağıtacakları bu kutsal mesleğe en iyi şekilde hazırlamanın haklı gururunu yaşıyoruz” dedi. Bilim ve teknoloji alanında hayata geçirdiğimiz projeler, kültür ve sanat faaliyetlerimiz, topluma katkı sunmayı amaçlayan çalışmalarımız ve her yönüyle donanımlı mezunlarımızla Üniversitemizin geleceğe emin adımlarla ilerlediğini kaydeden Prof. Dr. Erol Yaşar, “Rektörlük sürecimde hep öğrenci merkezli bir yönetim anlayışı sergilemeyi amaç edindim. Bundan sonra da bu yönetim anlayışı ile ilerleyeceğim. Öğrencilerime bir aile ortamı sunmaya devam edeceğim. Üniversitemiz öğrencilerimizi odak noktası yaparken birçok önemli çalışmaya ve projeye de imza attı. Üniversitemizce hazırlanan proje ile Dünya Bankası tarafından finanse edilen KABEV projesine ilk kabul edilen Üniversite olmayı başararak 400 milyon TL dış finansman sağlanmıştır. Bu proje kapsamında Tıp Fakültemiz ve Üniversite Hastanemizde güneş enerjisi santralleri kurulmuştur. İkinci etap proje ile Onkoloji Hastanesi otoparkına da güneş enerjisi santrali kurulacak. Tüm proje tamamlandığında Üniversitemizde yaklaşık %40 oranında bir elektrik tasarrufu sağlanacak. Elde edilen kaynak hastanemizde bilimsel araştırmalarda ve diğer ihtiyaçlarda kullanılacak. Mersin Üniversitesi’nin bu öncü yatırımları, çevreye duyarlı ve geleceğe yönelik vizyonunun güçlü bir göstergesidir.” ifadelerini kullandı.
“SAĞLIK HİZMETLERİNİN TANI VE TEDAVİSİNDE SÜREKLİ GELİŞEN TEKNOLOJİYİ TAKİP EDİYORUZ”
MEÜ Tıp Fakültesi Hastanesinde dijital hastaneye geçiş aşamalarına başlandığını dile getirerek bu alandaki yatırımlardan bahseden Prof. Dr. Yaşar, “Son iki buçuk yılda; MR, Tomografi, PED başta olmak üzere yaklaşık 500 milyon TL tutarındaki gelişmiş teknolojik cihaz devletimizin olanaklarıyla hastanemize kazandırıldı. Önümüzdeki dönemde Sağlık Turizmi kapsamında çalışmaları hızlandırarak hasta tedavilerine geçmek Üniversitemizin hedefleri arasında yer almaktadır. Üniversitemizin vizyoner projeleri sadece sağlık alanıyla sınırlı değil elbette. Mersin Üniversitesi, akademik başarılarıyla ulusal ve uluslararası sıralamalarda hızla yükselmektedir. TÜBİTAK destekli projeler, girişimcilik merkezleri, MEİTAM, TTO ve Teknoparkıyla araştırma-geliştirme alanında öne çıkmaktadır. Üniversitemiz, öğrenci odaklı projeler, sürdürülebilir kampüs çalışmaları ve Spor Dostu Kampüs Ödülü gibi sosyal ve çevresel katkılarıyla dikkat çekmektedir. Ayrıca Üniversitemiz, yeni hizmete giren konferans salonları, kafeteryaları ve Denizcilik Fakültesi binasıyla fiziki altyapısını da güçlendirmiştir.” şeklinde konuştu. Velilere ve akademisyenlere teşekkür ettikten sonra mezunlara seslenen Prof. Dr. Erol Yaşar, “Bu aşamaya gelene kadar birçok zorlu yoldan geçtiniz. Bugün ise işte bu zorlu günlerin karşılığını alıyorsunuz ve Üniversitemizden birer hekim olarak mezun oluyorsunuz. Sevgili öğrencilerim, sizin ikinci yuvanız olan Mersin Üniversitesi’nin kapısı sizlere her zaman açık olacak. Mezun olmakla bizlerden ve bu yuvadan ayrılmıyorsunuz. Sevgili gençler, sizlerle gurur duyuyoruz. Sizler; yaşadığınız topluma duyarlı, araştıran, merhametli, hasta ve yakınlarıyla iyi iletişim kurabilen, etik değerleri özümsemiş nitelikli birer hekim olarak mezun oluyorsunuz. Gittiğiniz her yerde Mersin Üniversitesi’ni de temsil ettiğinizi asla unutmayın. Atatürk'ün ülkeyi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma hedefi doğrultusunda ilerleyin. Üniversitemizin ve hekimliğin etik değerleri yolunuza ışık tutsun. Her koşulda vicdani değerleri yüksek hekimler olunuz. Yolunuz ve bahtınız açık olsun.” dedi.
PROF. DR. ALİ KAYA; “SAĞLIK ORDUMUZA SAĞLADIĞIMIZ BU ÖNEMLİ KATKININ GURURUNU HEP BİRLİKTE YAŞIYORUZ”
Tıp Fakültesi ile ilgili bilgiler vererek konuşmasına başlayan Dekan Prof. Dr. Ali Kaya, “Tıp fakültemiz 1998 yılında kurulmuş ve ilk mezunlarını 2003-2004 Eğitim Öğretim Yılında vermişti. Yaşıtlarıyla kıyasladığımızda kurulduğu 1998 yılından bu yana gerek altyapı, gerekse eğitici kadrosu açısından daha hızlı bir gelişme göstermiş olduğumuzu ve bugün ülkemizin önde gelen tıp fakülteleri arasına girdiğimizi söyleyebiliriz. Bunda Mersin gibi güzel bir şehirde bulunmamızın payı büyük şüphesiz. Fakültemizde eğitim-öğretim sürecini etkin bir şekilde yürütebilmek üzere 154 Profesör, 37 Doçent, 38 Dr. Öğretim Üyesi, 18 Öğretim Görevlisi olmak üzere toplam 247 öğretim elemanı görev yapmaktadır. Altı sınıfta toplam 1664 öğrenciye lisans eğitimi verilmektedir. 507 araştırma görevlisi de mezuniyet sonrası uzmanlık/yan dal uzmanlık eğitimi almaktadır. Fakültemizin amacı, vizyon ve misyonumuzda özetlendiği üzere üst düzeyde bilgi ve beceri ile donanmış, mesleğini etik ve deontolojik kuralları gözeterek uygulayan, yaşam boyu öğrenmeyi amaçlayan, ülkesinin sağlık sorunlarını bilen ve onunla ilgilenen, çağdaş, araştırmacı ve sorgulayıcı hekimler yetiştirmektir.” ifadelerini kullandı. Tıp Fakültesi’nin verdiği eğitim açısından oldukça iyi bir noktada olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kaya, “Fakültemizin Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu (UTEAK) tarafından akredite edilmiş olması çok önemli bir ölçüt. Fakültemiz bu kurul tarafından ilk kez 2012 yılında 6 yıl süreyle; 2018’deki ikinci başvurumuzda da 2025’e kadar 6 yıllığına tekrar akredite edilmişti. Bu yılki başvurumuz da yakın zaman önce sonuçlandı ve 2031 yılına kadar üçüncü kez akredite edildik. Akreditasyon eğitim-öğretim faaliyetlerinin belli bir standartta, düzenli ve istikrarlı bir şekilde sürdürüldüğünün belgesidir. Ülkemizde 87’si devlet, 29’u vakıf olmak üzere toplam 116 tıp programı mevcut iken bu programların 65’i akreditedir. Fakültemizin de aralarında bulunduğu üçüncü kez akreditasyon belgesi alan program sayısı ise 22’dir. Dahası akreditasyon kriterleri geçen yıl epeyce ağırlaştırılmıştı, yeni kriterlere göre akredite olan üçüncü fakülteyiz. Sevgili genç meslektaşlarım, acı-tatlı anıları, birtakım sıkıntıları ile geçen en az 6 yıllık eğitim - öğretim sürecinin sonunda mutlu sona ulaştınız. Mezuniyet, ilk aşama. Mezuniyetle birlikte omuzlarınızdaki yük gittikçe artacak. Hekimlik mesleğinde çoğu başka meslekte olduğu gibi sınırlı bir mesai kavramı da yok. Hafta sonu, bayram, yılbaşı vs her gün mesaideyiz. Bunu kavrayıp kabullenmek, içselleştirmek gerekiyor. Severek, benimseyerek yapılmıyorsa hekimlik gerçekten çekilir bir meslek olmaktan çıkar. Zaten hedef sadece para kazanmak olsaydı aynı donanım ve çaba ile muhtemelen başka bir alanda daha fazla para kazanılabilirdi. Sevgili mezunlarımız, fakültenizin kapıları sizlere mezuniyet sonrası da her zaman açık olacak. Biz hocalarınızla ve tabi birbirinizle ilişkilerinizi koparmayın. Yolunuz, bahtınız açık olsun. Bundan sonraki yaşamınızda sağlık, mutluluk ve başarı diliyor; size, değerli velilerimize, öğretim üyelerimize ve konuklarımıza saygılar sunuyorum” diyerek noktaladı.
AYAZ; “DÖNEM BİRİNCİSİ OLARAK KONUŞMA YAPMANIN MUTLULUĞU VE GURURU İÇERİSİNDEYİM”
Açış konuşmalarında son olarak Tıp Fakültemizin 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı dönem birincisi Dr. Emre Ayaz söz aldı. Elde ettiği başarının ailesinin, hocalarımızın, asistanlarımızın ve arkadaşlarının ortak başarısı olduğunu ifade eden Dr. Emre Ayaz, “Hayatımızın belki de en anlamlı eşiklerinden birinde, birlikte duruyoruz. Altı yıl süren zorlu, ama bir o kadar da öğretici bir yolculuğun sonuna geldik. Elbette kolay olmadı. Uykusuz geçen geceler, bitmeyen sınavlar, zorlayıcı stajlar... Ama her zorluğun bizi daha da olgunlaştırdığını, daha güçlü birer hekim haline getirdiğini şimdi çok daha iyi anlıyoruz. İlk kez bir beyaz önlük giydiğimiz o günü hatırlayın. O gün sadece bir sembol değil, bir söz verdik aslında. İnsan sağlığını her şeyin üzerinde tutacağımıza, mesleğimizi onurla yapacağımıza, elimizi uzattığımız her hastaya önce insan olarak yaklaşacağımıza söz verdik. Ve bugün bu sözümüzü meslek hayatımıza taşıyoruz. Hekimlik, yalnızca bir meslek değil; yaşam ile ölüm arasındaki en ince çizgide insan kalabilme sanatıdır. Bazen bir annenin çaresiz bakışında, bazen yaşlı bir hastanın titreyen ellerinde, bazen de küçük bir çocuğun ağlamasında hayat bulur bu meslek. Bizler yalnızca hastalıkları teşhis etmeyiz; aynı zamanda umutsuzluğa umut, korkuya güven, acıya merhamet oluruz” dedi. Konuşmaların ardından mezunlara sembolik son dersi vermek ve hekimlik andını yaptırmak için Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oya Ögenler sahneye davet edildi ve mezunlar yeminlerini etti. Temsili diplomalarını alan mezunlar, 10. Yıl Marşı eşliğinde keplerini atarak mezun olmanın gururunu, arkadaşları ve aileleriyle birlikte yaşadılar.