Necdet TAŞ
Mersin Çevre Platformu, Özgür Çocuk Parkı’nda yaptığı basın açıklamasıyla, TBMM gündemindeki zeytinlik alanlarını madenciliğe açabilecek torba yasa teklifine tepki gösterdi. ‘Zeytinlikleri yok edecek torba yasası geri çekilsin’ pankartı taşıyan eylemciler, zeytinlikleri sermayeye kurban etmeyeceklerini söyledi. Mersin Çevre Platformu adına açıklama yapan Veyis Yiğit, “Zeytinlikler sermayeye kurban edilemez. Zeytin dalına uzanan el kırılır. Bin yıllardır bu topraklarda yaşayan zeytin ağaçları, yalnızca bir tarım ürünü değil; kültürdür, yaşamdır, dirençtir. Bu ülkenin güneşinde olgunlaşan, emekle büyütülen, gövdesine nice emekçinin alnının teri sinmiş olan zeytinlikler, bir kez daha sermayenin çıkarları uğruna talan edilmek isteniyor. Bugün TBMM’ye getirilen torba yasa ile, zeytinlik alanların madencilik faaliyeti bahanesiyle “kamu yararı” kisvesi altında yok edilmesinin önü açılmak isteniyor. Oysa bu “kamu yararı” değil, doğanın ve halkın yaşam alanlarının sermaye için feda edilmesidir” ifadelerini kullandı.
“GÖZÜMÜZ AÇIK, HAFIZAMIZ DİRİ”
Bu planın yeni olmadığını iddia eden Yiğit, “Hatırlayalım: Zeytinlikleri yok etmeye dönük benzer girişimler, daha önce de denenmişti. 2017 yılında çıkarılmak istenen yönetmelik değişikliği halkın büyük tepkisiyle karşılaşmış, çevre örgütleri, sendikalar, köylüler ve yaşam savunucuları ayağa kalkmış, kamuoyunun güçlü itirazı bu girişimi durdurmuştu. Halkın sesini duymak zorunda kalan iktidar, geri adım atmak zorunda kalmıştı. Bugünse aynı plan yeniden, üstelik torba yasa içine saklanarak, halkın gözünden kaçırılmak isteniyor. Ama biz buradayız. Gözümüz açık, hafızamız diri. Zeytinliklerin madenciliğe açılması demek, sadece ağaçların kesilmesi değil; toprağın susuz bırakılması, köylünün geçim kaynağının elinden alınması, ekosistemin yok edilmesi, iklim krizinin derinleştirilmesi demektir. Bu yasa geçerse, bir zeytinlik değil, binlercesi yok olacak; maden şirketleri uğruna tüm bir yaşam kültürü kurban edilecek. Köylünün tarlası, çocuğunun geleceği, halkın temiz havası, suyuyla birlikte gasp edilecektir. Meclis’te yaşananlar bu talanın boyutunu açıkça göstermektedir. Yasa teklifinin görüşüldüğü komisyon toplantısına, zeytin üreticisi köylüler, çevre platformları ve meslek örgütleri katılmak istedi. Çünkü söz konusu olan onların yaşamıydı, topraklarıydı, geleceğiydi. Ama kapılar yüzlerine kapatıldı. Zeytinin sahibi halk, kendi kaderine dair söz söyleme hakkından mahrum bırakıldı. Bir adım daha ileri gidildi: Meclis önünde toplanan yurttaşlara polis müdahale etti, şiddet uygulandı. Oysa Anayasa’nın ve yasaların güvencesi altındaki toplantı ve ifade özgürlüğü, bir kez daha çiğnendi” şeklinde konuştu.
“MECLİS HALKIN EVİDİR, ŞİRKETLERİN DEĞİL”
Bunun kabul edilemeyeceğinin altını çizen Yiğit, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Meclis halkın evidir, şirketlerin değil. Zeytinlikler yaşam alanıdır, rant alanı değil. Biz bu ülkenin öğretmenleri, köylüleri, sağlıkçısı, işçisi, ekoloji savunucuları olarak ilan ediyoruz: Zeytin dalına uzanan el, bu halkın vicdanına çarpar ve kırılır! Torba yasa adı altında doğamızı, emeğimizi, geleceğimizi karartan her girişimin karşısında olmaya devam edeceğiz. Bir zeytin ağacının gölgesi, bin tane maden şirketinin kârından değerlidir. Çünkü zeytin, barıştır; zeytin, emektir; zeytin, hayattır. Yetkililere sesleniyoruz; Bu yasa teklifini derhal geri çekin. Halkın taleplerini, doğanın haklarını gözetin. Zeytinliklerimize, yaşamımıza dokunmayın. Bizler direnişi büyüteceğiz. Tıpkı Kazdağları’nda, İkizdere’de, Akbelen’de olduğu gibi zeytinliklerimizi de koruyacağız. Bu topraklarda hiçbir şirket, halktan büyük değildir. Ve biz biliyoruz: Bir ağaç devrilirken sadece toprak değil, adalet de sarsılır. Ama her kökten yeni bir direniş filizlenir. Yaşasın yaşam alanlarımızı savunan halklar. Zeytine uzanan eller kırılsın. Zeytinliklerimiz, çocuklarımıza miras kalacak. Emeğin, doğanın ve yaşamın yanındayız.”