EĞİTİME KIRIK NOT!


Eğitim-Sen, Veli-Der ve Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Mersin İl Temsilciliği, 2024-2025 eğitim-öğretim yılının sona ermesiyle birlikte, Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) yönelik eleştirilerini kamuoyuyla paylaştı. Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde düzenlenen basın açıklamasında, eğitimdeki yapısal sorunlara dikkat çekildi ve “MEB sınıfta kaldı” vurgusu yapıldı.

 

Tarih : 20 Haziran 2025 Cuma 15:04

Necdet TAŞ

 

Mersin’de Eğitim-Sen, Veli-Der ve Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası İl Temsilciliği üyeleri, eğitim-öğretim dönem sonu nedeniyle eğitimde yaşanan sorunlarla ilgili hazırladıkları raporları kamuoyuyla paylaştı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında eğitim sendika ve dernekleri Milli Eğitim Bakanlığı’nı (MEB) sınıfta bıraktı. İlk olarak konuşan Eğitim Sen adına açıklama yapan Özgür Saçkesen, “2024/2025 eğitim-öğretim yılı derin sorunlarla sona erdi. 2024/2025 eğitim-öğretim yılı 20 Haziran itibarıyla sona ererken, Türkiye’de eğitim sistemi yapısal ve derinleşen sorunlarla karşı karşıya kalmaya devam etmiştir. Okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin tüm kademelerinde fiziki altyapı yetersizlikleri, taşımalı eğitimdeki sorunlar, artan eşitsizlikler bilimsel, laik, demokratik ve kamusal eğitimin tasfiyesi gibi birçok temel sorun çözümsüz kalmıştır. Özellikle kırsal bölgelerdeki öğrenciler başta olmak üzere, kız çocukları, engelli bireyler, mülteci çocuklar ve anadili farklı olan öğrenciler için eğitime erişim büyük ölçüde sınırlanmıştır.  Dini vakıf ve cemaatlerle yapılan iş birlikleri ve protokoller çocukların güvenliğini tehdit ederken; MESEM uygulaması çocuk işçiliğini meşrulaştıran bir sömürü sistemine dönüşmüştür” ifadelerini kullandı.

 

“MESLEKİ ÖZERKLİK ZEDELENİYOR”

 

MEB’in proje okul atamalarına yönelik keyfi ve tekçi tutumu öğretmenlerin mesleki özerkliğini zedelediğini, yeni düzenlemelerin eğitimde ideolojik yönelimleri derinleştirdiğini iddia eden Saçkesen, “Deprem bölgelerinde ise eğitimde atılması gereken adımlar ihtiyaçların çok gerisinde kalmıştır. Eğitim politikalarının bir an önce insan hakları temelli, eşitlikçi ve planlı biçimde yeniden inşa edilmesi gerekmektedir. Eğitim sisteminde gerici ve piyasa odaklı anlayış terk edilmeli; her çocuğun parasız, nitelikli, laik, bilimsel ve cinsiyet eşitlikçi eğitime erişimi kamusal politikalarla güvence altına alınmalıdır. Kamusal eğitim güçlendirilmeli, tarikat, cemaatlerle yapılan protokoller iptal edilmeli, piyasacı anlayışa son verilmelidir. Eğitim Bütçesi Acilen Artırılmalıdır. Dini vakıf ve cemaatlerle yapılan iş birlikleri ve protokoller iptal edilmelidir. Eğitim Hakkının Önündeki Fiziksel ve Yasal Engeller Kaldırılmalıdır. Her öğrenciye ücretsiz bir öğün yemek sağlanmalıdır. Anadilinde eğitim anayasal bir hak olarak tanınmalı, müfredat bu doğrultuda yeniden düzenlenmelidir. MESEM’ler kapatılmalı, çocuk emeği sömürüsüne yol açan tüm modeller kaldırılmalıdır. Kız çocuklarının eğitime katılımı için özel destek programları uygulanmalı, çocuk yaşta evlilikleri engelleyici önlemler alınmalıdır. Mülteci ve engelli çocuklar için kapsayıcı politikalar hayata geçirilmelidir. Eğitim hakkı devredilemez bir kamu hakkıdır. Tüm çocuklar için eşit, adil, parasız, nitelikli, laik, bilimsel, anadilinde ve cinsiyet eşitlikçi eğitim bir eğitim sistemi istiyoruz. Biliyoruz: Umutsuzluğu örgütleyenlere karşı dayanışmayı, eşitliği ve yaşamı savunanlar kazanacak” şeklinde konuştu.

 

ÇİÇEK; “SORUNLARLA BAŞLADI, SORUNLARLA BİTTİ”

 

Veli-Der Mersin İl Temsilciliği adına açıklama yapan İlknur Çiçek ise, “Ülkemizde 20 milyon civarında öğrenci, bugün itibariyle yaz tatiline çıkıyor. Öğrenciler ve eğitim emekçileri zorlu bir eğitim- öğretim yılını daha bitiriyor.  Tüm öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin iyi bir tatil geçirmesini diliyoruz.  2024-2025 Eğitim Öğretim yılı büyük sorunlarla başladı. MEB’in kapalı kapılar ardında öğretmenlerin, sivil toplum örgütlerinin görüşünü almadan hazırladığı, bilimsellikten uzak olan, cumhuriyet değerlerine önem vermeyen Yirminci Yüzyıl Maarif Modelini bu eğitim öğretim yılında, 1. 5. ve 9. Sınıflarda aşamalı olarak uygulamaya başladı. Ama yeni maarif modeli ile öğrenciler fırsat eşitliğine sahip olmadı, daha laik ve daha bilimsel eğitime kavuşmadı. ÇEDES projesi ile öğrencilerimiz formasyonu olmayan kişiler tarafından etkinliklere götürülerek değerlerini öğrenmek yerine küçük yaşta ölüm korkusunu öğrenmeye zorlanıyor. Eğitim emekçilerinin uzun itirazlarına rağmen yasalaşan Öğretmenlik Meslek kanunu ile öğretmenler arasındaki eşit işe eşit ücret ilkesi yok sayıldı. Aynı işi yapan iki kadrolu öğretmen arasında ki fark 15 bin lirayı geçti. Ücretli öğretmenlik denilen kölelik devam ediyor. Bu eğitim yılında da yeterli öğretmen ataması yapılmadı. Ücretli öğretmenlik ucuz iş gücü olarak görülmeye devam ediyor. Yüzbinlerce ataması yapılmayan öğretmen mülakat mağduru oldu. Hükümetin seçim meydanlarında mülakatlar olmayacak sözüne rağmen MEB mülakatta ısrarcı oldu, uygulama sonucunda birçok mağduriyet ortaya çıktı. Bunca eğitim sorunu arasında bu yıl bakanlığın proje okullarında yaptığı tasviye atamalar da önemli bir tartışma konusu oldu. Bu okullarda çalışan öğretmenler uydurma gerekçelerle görev yerlerinden alındı. Başarılı öğrencilerin eğitim gördüğü bu okullarda binlerce öğretmenin görev yerleri sendikal ayrımcılılık ölçütü ile değiştirildi” şeklinde konuştu.

 

 

“KAMUSAL BİR HAK OLAN EĞİTİM YOKSULLAR İÇİN BİR LÜKS OLUYOR”

 

“Yükseköğretimde yüksek kira ile baş edemeyen, karnını doyurmakta bile zorlanan üniversite gençlerinde okulu bırakma oranı rekor kırılıyor. Bu şartlar altında umudu kaybeden gençlerimiz eğitimden kopuyor, hatta ülkeyi terk etme planları yapıyor. Bakanlığın MESEM adını verdiği proje ile yüzbinlerce çocuk işçi erken yaşta güvensiz ortamlarda çalışma hayatına dahil oluyor. Bunun sonucu yaşanan iş kazalarında yaralanan ve hatta hayatını kaybeden çocuklarımız bizleri üzüyor” şeklinde konuşan Çiçek, “Bu çocuklar alt gelir tabakasındaki yoksul aile çocukları. Bu çocukların eğitimden koparak çalıştığını görüyoruz. Kamusal bir hak olan eğitim yoksullar için bir lüks oluyor. Kamu okullarında yeterli temizlik malzemesi ve temizlik görevlisi olmaksızın başlayan eğitim öğretim yılı boyunca eğitime yeterli bütçe ayrılmıyor. Bütçe, kamu kurumlarına harcanmak yerine, bazı dernek ve vakıflara aktarılıyor. Veliler bu ekonomik koşullarda çocuklarını nasıl doyuracağı endişesi taşıyor. MEB bu şartlar altında günde bir öğün ücretsiz yemek talebimize sırt çeviriyor.  Eğitimde fırsat eşitliğinin kalmadığı bu dönemde öğrencilerimiz adil olmayan bir sınav sistemiyle yarıştırılmakta. Sınav sonrası özel okul öğrencileri ve çocuğuna özel ders aldırılan, özel kurslara gönderilen öğrencilerin daha başarılı olduğunu görüyoruz. Sınava, yarışa dayalı bir eğitim sistemiyle aydınlık güzel günlere ulaşmak, mutlu çocuklar yetiştirmek mümkün değil. Eşit ve adil bir eğitim sistemini akıl ve bilim ile donatmak, laik ve demokratik yöntem kurmak, sadakatin değil liyakatin esas alındığı çağdaş demokratik eğitim sistemine geçmek için hep birlikte mücadele etmek bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor.  Veli- Der olarak bu şartlarda hazırladığımız karnede Milli Eğitim Bakanlığını sınıf tekrarına bırakıyoruz” dedi.

 

ÖZEL SEKTÖR ÖĞRETMENLERİ SENDİKASI: “MEVSİMLİK EĞİTİM İŞÇİSİYİZ”

 

Milli Eğitim Bakanlığı’na bir tepki de Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Mersin temsilciliğinden geldi. İşte o açıklama; “Milli eğitim bakanlığı ve bakanı Yusuf tekin önceki yıllarda olduğu gibi bu eğitim öğretim yılında da öğretmenlerin değil patronların yanında saf tutmuştur.

Başta Yasal olmayan on aylık sözleşmelerle, asgari ücret düzeyinde maaşlarla, ara tatillerde çalıştırılarak –birçoğu- sigortasız ve yoğun mobbinge maruz kalarak çalıştırılan ve bu Güvencesizliği en yoğun şekliyle yaşayan özel sektör öğretmenlerinin sorunları bu yılda çözümlenmemiş ve devam etmiştir.  Bu sömürü düzeninin tasarısı patronlara aittir fakat MEB bu çalışma koşullarını denetlemeyen, görmezden gelen, şikâyetlere kulak tıkayan yaklaşımıyla bu şartların oluşumunda ve devamında suç ortağıdır. 1 yıllık olması gereken belirli süreli iş sözleşmeleri Özel okullarda ve özellikle kurs merkezlerinde yasanın da dışına çıkılarak 10 aylık yapılmaktadır. Mayıs ve haziran ayları geldiğinde okul ve kurs patronları öğretmelere 9 veya 10 aylık sözleşme yapmıştık diye yalan söyleyerek baskı ile öğretmenlere zorla istifa dilekçeleri imzalatılıyor. Yani yaz aylarında tamamen gelirsiz geçinmeye zorlanıyoruz. Öğretmenlerin Bütün bir yaz ne yiyip ne içeceği, nasıl seyahat edeceği, tatil yapıp yapmayacağı, nasıl geçineceği başta MEB olmak üzere kimsenin sorumluluk alanına girmiyor! Belirli süreli iş sözleşmeleri özel sektör öğretmenlerinin mevsimlik çalıştığının ve güvencesizliğinin önemli bir göstergesidir. İşte tüm bu sebeplerden dolayı öğretmenlere, bundan sonraki tüm zamanlarda gerçek bir güvenceye erişene kadar her seferinde rahatlıkla “mevsimlik eğitim işçisi” diyebiliriz. Eğitim alanında yaşanan sorunlar toplumun tüm kesimlerini ilgilendirmektedir. Bu Sorunlar karşısında öğrenciler, aileler ve öğretmenler mutsuzken bu sistemde mutlu olan ise patronlardır sadece.  Fakat öğretmen sendikasının bu emek düşmanlarına karşı yükselttiği bu mücadele sesi en çok patronların bir ticarethaneye dönüştürdüğü okul koridorlarında yankılanacak. Bakanlığa ve destekledikleri patronlara sesleniyoruz: Yüz binlerce öğretmeni görmezden gelemezsiniz. Özel sektör öğretmenlerini patronların insafına bırakılmış şartlarda çalıştıramazsınız. Şikâyetlerimizi görmezden gelerek, taleplerimizi yok sayarak bizlere güvencesizliği dayatamazsınız. Denetim yapmayarak, yapılan denetimleri göstermelik düzeyde tutarak emeğimizin sömürülmesine daha fazla göz yumamazsınız. Özel sektör öğretmenlerinin geçmişte bir araya gelememiş olmasını fırsat bilen patronların alışkanlık haline getirdiği hak gasplarına artık ortak olamazsınız. Yüz binlerce özel sektör eğitim emekçisinin iradesini alanlara taşıyan Öğretmen Sendikası olarak sizi uyarıyoruz. Patronların değil öğretmenlerin çıkarlarını korumak zorundasınız.

Buradan Velilere de sesleniyoruz; Özel okulların sunduğu şaşaalı şatafatlı sözüm ona ‘elit’ tablonun altında büyük bir emek sömürüsü vardır. Bunu teşhir ediyoruz. Buna ortak olmayın ve sessiz kalmayın. Özel öğretim kurumlarında çalışan tüm dostlarımıza çağrımızdır. Haklarımız için emeğimize sahip çıkmak için sendikamızda mücadeleyi büyütelim. Sendika öğretmenlerle, öğretmenler sendikaları ile güçlenecek!”

 

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!





 
  Akdeniz Gazetesi


 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA