Necdet TAŞ

Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü saldırılara karşı tepkilerini sokakta gösterdi. Platform üyeleri, düzenledikleri eylemde “İsrail soykırımını durdurun” diyerek adalet, özgürlük ve halkların kardeşliği için herkesi harekete geçmeye çağırdı. 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’ne yönelik yoğun bombardımanlar ve kara harekâtları sonucu can kayıpları hızla artarken, Filistin Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre yaşamını yitirenlerin sayısı 54 bini, yaralıların sayısı ise 123 bini aştı. Bu ağır bilanço karşısında Mersin’de sokağa çıkan emek ve demokrasi güçleri, sessiz kalınmaması gerektiğini vurgulayarak uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı. “Halkların kardeşliği ve eşitliği için adalet çağrısı” sloganıyla Özgür Çocuk Parkında buluşan Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, Filistin için ses yükseltti. Burada platform adına basın açıklaması yapan Eğitim- Sen Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül, “Dünya, tarih boyunca adalet ve özgürlük mücadelesi veren halkların direnişine tanıklık etmiştir. Bugün, Filistin halkı, insanlık dışı saldırılarla karşı karşıya kalırken, bizler sessiz kalamayız. İsrail'in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği saldırılar, yalnızca bir bölgesel çatışma değil, küresel adalet ve insan hakları açısından büyük bir tehdittir” dedi.

“ULUSLARARASI TOPLUMUN SESSİZLİĞİ: ADALETİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL”

Uluslararası hukukun, sivillerin hedef alınmasını yasakladığını hatırlatan Sümbül, “Ancak Gazze'de gerçekleştirilen saldırılar, çocuklar ve kadınlar dahil binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Bu saldırılar, yalnızca askeri operasyonlar olarak değil, bir halkın sistematik olarak yok edilmesine yönelik bir politika olarak değerlendirilmelidir. Filistin halkı, yıllardır süren işgal ve abluka nedeniyle büyük bir insani krizle karşı karşıya kalmıştır. Ancak uluslararası toplum, bu zulme karşı yeterli tepki göstermemekte ve İsrail'in saldırılarını durdurmak için somut adımlar atmaktan kaçınmaktadır. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, Filistin'deki insan hakları ihlallerini kınamakla yetinmekte, ancak İsrail'e karşı etkili yaptırımlar uygulamamaktadır. Bu sessizlik, Filistin halkının yaşadığı zulmü normalleştirmekte ve İsrail'in uluslararası hukuku ihlal etmesine göz yumulmasına neden olmaktadır. Filistin Kurtuluş Örgütü, uluslararası toplumun bu sessizliğini "alnında bir leke" olarak tanımlamış ve dünya devletlerinin İsrail'e baskı yapmamasını büyük bir adaletsizlik olarak değerlendirmiştir. Gazze'de yaşanan yıkım, açlık ve susuzluk gibi insani krizler karşısında uluslararası toplumun kayıtsız kalması, Filistin halkının yalnız bırakıldığını göstermektedir” şeklinde konuştu.

“SALDIRILAR DERHAL DURMALI”

Platform olarak taleplerini de sıralayan Sümbül, “İsrail'in Filistin'deki sivillere yönelik saldırıları derhal durdurulmalıdır. Uluslararası toplum, İsrail'in işlediği savaş suçlarını bağımsız bir şekilde soruşturmalı ve sorumluları adalet önüne çıkarmalıdır. Filistin halkının özgürlüğü ve bağımsızlığı için uluslararası destek artırılmalıdır. Halkların kardeşliği ve eşitliği temelinde, tüm dünya devletleri Filistin halkının yanında durmalıdır. Çocukların ve kadınların korunması için acil insani yardım sağlanmalı, savaş mağdurlarına psikolojik ve fiziksel destek verilmelidir. İsrail'in savaş suçları Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tam kapsamlı bir şekilde soruşturulmalı ve uluslararası yaptırımlar uygulanmalıdır. Okulların, ibadethanelerin ve hastanelerin hedef alınması uluslararası hukuk çerçevesinde savaş suçu olarak değerlendirilerek, İsrail’e karşı yaptırımlar uygulanmalıdır. ABD'nin Gazze'yi boşaltma planı uluslararası hukuk çerçevesinde savaş suçu olarak değerlendirilerek, Filistin halkının zorla yerinden edilmesine karşı küresel bir duruş sergilenmelidir. Uluslararası toplum, Filistin halkına yönelik saldırılar karşısındaki sessizliğini bozmalı ve İsrail'e karşı somut yaptırımlar uygulamalıdır. Bu çağrı, yalnızca Filistin halkı için değil, tüm insanlık için bir adalet mücadelesidir. Sessiz kalmak, zulmü onaylamak demektir. Bizler, eşit ve özgür bir dünya için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Adalet, özgürlük ve halkların kardeşliği için herkesi ses çıkarmaya davet ediyoruz!” şeklinde konuştu.