Hükümet kemerleri sıkmalı


Ekonomik olarak sıkıntılı bir dönemden geçildiğini ifade eden MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, “Sadece şirketler değil kimse önünü göremiyor. Böyle durumlarda hükümet kemer sıkma politikası izler. Ancak halkın kemer sıkmasını ister. Oysa hükümet kemerleri sıkmalı. Kamuda önlem alınmalı. Hükümetin ekonomiyi masaya iyi yatırıp iş dünyasından da gelen talepleri sorunları dinleyerek devletin harcamalarını yüzde 30-40 azaltmak mümkündür. Böyle bir ekonomiyi yaratabilirse Türkiye bu işin içinden çok daha rahat çıkabilir. Sadece halkın kemerleri sıkması, bedel ödemesiyle olmuyor” dedi.

 

Tarih : 22 Şubat 2022 Salı 15:36

Necdet TAŞ

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan Ekotürk TV’de Ahu Orakçıoğlu’nun sunduğu Ticaret ve Sanayi Programı’na telefonla bağlanarak Mersin ekonomisini değerlendirdi. Dünyanın ekonomik olarak sıkıntılı bir dönemden geçtiğinin altını çizen Kızıltan, “Uzunca süredir de böyle bir sıkıntı devam ediyor. Önce döviz krizi başladı, ardından inşaat krizi, sonra pandemi geldi. 2018-19 yılındaki inşaat krizi ve döviz krizi ardından pandemi de gelince tabi dünya da bir krize girdi. Hal böyle olunca biz Türkiye olarak büyük zorluklar yaşadığımız bir döneme girdik. Bu süreçte özellikle iş dünyasının sıkı takibi ve önerileriyle hükümetin de çalışmasıyla bugünlere geldik. Bundan sonra da iş dünyası ve bizi yönetenlerin sıkı diyalogu sürdürmesi, yönetenlerin sahayı görüp dinlemesi gerekir ki bu sıkıntılı süreçten kurtulalım. Bir de Rusya-Ukrayna krizi var bu, sıkıntıları daha da artıracak bir durum” ifadelerini kullandı.

SADECE ŞİRKETLER DEĞİL KİMSE ÖNÜNÜ GÖREMİYOR

Sadece şirketlerin değil kimsenin önünü göremediğinin altını çizen Kızıltan, “Geçenlerde bir araştırma okudum. Büyük şirketler gayrimenkul yatırımlarını artırmaya başlamış. Bu da risk oluşturuyor çünkü önlerini göremediklerinden üretim yatırımlarını, fabrika yatırımlarını artırmak yerine gayrimenkul yatırımlarına giriyorlar. Bu da önümüzde ticari anlamda, ekonomik anlamda ne kadar büyük bir risk olduğunu göstermekte. Böyle durumlarda hükümet kemer sıkma politikası izler. Ancak halkın kemer sıkmasını ister. Oysa hükümet kemerleri sıkmalı. Kamuda önlem alınmalı. Hükümetin ekonomiyi masaya iyi yatırıp iş dünyasından da gelen talepleri sorunları dinleyerek devletin harcamalarını yüzde 30-40 azaltmak mümkündür. Böyle bir ekonomiyi yaratabilirse Türkiye bu işin içinden çok daha rahat çıkabilir. Sadece halkın kemerleri sıkması, bedel ödemesiyle olmuyor. Petrol konusu var mesela sürekli zam geliyor. Bu ne demek Türkiye’de her şeye zam gelmesi demek. Petrole zam geliyor ama bayinin karı aynı kalıyor. Akaryakıt 7 liradan 15 liraya çıktı ama bayinin karı yine 50-60 kuruş kaldı. Sadece iş dünyası ve halkın üzerine yüklenmemek lazım. Devlet bin şekilde zam yaparak, vergi artırarak kasasını doldurmaya çalışıyor ama zaten bizim kasamız boşalmış. Devlet burada kendisini gözden geçirip sıkı bir tutumluluk planına girmesi gerekiyor. İhracatta iyi durumdayız ama pazarlarımız kırılgan pazarlar ve dünyadaki konjonktüre dayalı. Mesela Mersin olarak en büyük pazarımız Rusya, narenciye sebze meyve ihraç ettiğimiz bir ülke. Son derece siyasi olaylardan etkilenen bir Pazar. Rusya bir anda diyor ki ben Türkiye’den domates almaya kısıtlama getirdim. Narenciyeye kısıtlama getirdim” şeklinde konuştu.

“SÜREKLİLİĞİ OLAN PAZARLARA YÖNELMEMİZ LAZIM”

Bu nedenle Mersin’in sürekliliği olan farklı pazarlara yönelmesi gerektiğini vurgulayan Kızıltan, “Demek ki bizim artık komşu ülkelerle, başka ülkelerle iyi olmamız lazım. Bir ticaret erbabı malını satabilmesi için müşteriye hoş görünmesi lazım. Ülke olarak da bizim ticaret yapacağımız ülkelere hoş görünmemiz gerekiyor. İhracatta şu anda durum iyi. Mersin ihracatı 4,2 milyar dolar oldu. 2021’de yüzde 30 arttı. Buna karşı ithalatımız ihracatımızdan düşük. 3.9 milyar dolar ithalatımız olmuş. Mersin ihracatta atak yapmış ama bu böyle sürekli artacak değil. Rusya’daki sıkıntı nasıl etkileyecek? Bunun önlemleri şimdiden alınmalı. Önümüzdeki dönemde Mersin’deki narenciye üretimi kaç ton olacak kaçı iç piyasada tüketilecek yüzde kaçı ihraç edilecek bunu gerçekleştirmek için ne gibi planlama yapılmalı? Avrupa’da dünyanın çeşitli ülkelerinde şimdiden Pazar araştırmasına girmeliyiz. Plan yapamıyoruz. Türkiye’nin en büyük sıkıntısı bu hiçbir alanda planlama yapamıyoruz. Ne planlı ekonomimiz ne planlı kalkınma modelimiz var. En önemli konu bizim planlı bir Türkiye oluşturmamız. Kur korumalı hesaba geçen şirkete vergi desteği sağlamada Mersin’deki firmalar da faydalandı.   Şirketlerin parası yok. Şahsi birikimi olan insanlar faydalanıyor. Mersin’de mevduat 66 milyar lira civarında. Bunun ne kadarı dolar onu araştıramadım ama şirketler zaten parayı kendi işlerini çevirmek için kullanıyor. Bu bankalarda atıl duran paraların döviz ya da altın sistemine girmesi hesap edildi hükümet tarafından. Bu paraların ekonomiye katılması lazım. İş dünyası krediyle kendisini döndürmeye çalışan bir yapıda. Sürekli borcunu kredi ile çevirmeye çalışıyor: Adeta krediye dayalı KOBİ sistemi oluşturduk. Bu bankalarda duran paraları ekonomiye kazandırmalıyız. Dövizde kalırsa ekonomiye kazandıramayız. Üretim yatırımlarına çevrilmeli” diye konuştu.

OSB’LERDE DEĞİŞİM YOK

OSB’lerde değişim olmadığını kaydeden Kızıltan, “Bugün Mersin’de sanayi yatırımları talebine yetişemiyoruz. Arazi olarak yetişemiyoruz. O kadar çok yatırıma yönelen firmamız var ki özel sektörde Türkiye’nin dört bir yanından talep alıyoruz. Bunlara sanayi arazisi oluşturamıyoruz o kadar uzun ve meşakkatli bir iş ki sanayi arazisi üretmek.300 üzerinde yatırım bekleyen firma var.  Kredi kullanımında küçük işletmeler, küçük sanayici krediye ulaşmakta zorlanıyor ama mevduat hacmimiz 2020’de 66 milyar liraydı. Nakdi kredi hacmi 56 milyar lira. Yani 66 milyar mevduata karşılık 56 milyar kredi kullanılmış bu da gösteriyor ki Mersin’deki kredi kullanımı fena değil gibi ama bunun büyük kısmını durumu iyi olan, hacmi büyük firmalar kullanabiliyor ama gerçekten krediye ihtiyacı olan 300-400 bin lirayla 1 milyon ile kendisini rahatlatıp ileri gidebilecek KOBİ’ler yararlanamıyor? Son 3 senede KGF kredileri verildi. Ekonomimizde hatırı sayılır bir iyileştirme yaptı mı yapmadı mı ona bakmalı. Sadece günü kurtaran, borçlarını ödemek için insanlar kullandı. İyi durumdaki firmalara kullandırıldı. Bunlar da parayı farklı yerlerde değerlendirdi. Biz o zamanlar bunu çok dile getirdik. Şimdi fatura karşılığı bu krediler kullandırılabilecek. Onun için de gerçekten ihtiyacı olanlar bu kredileri alabilecek ve böylece bu krediler ekonomi içinde dönecek. Hükümetten enerjiye destek istiyoruz. Tüm Türkiye enerji fiyatlarının yüksek olmasından şikayetçi. Bu da birçok şeyi tetikliyor. Enerji derken yalnız elektrik değil, doğalgaz da akaryakıt da bunun içinde. OSB’de firmalar güneş enerji sistemleri kuruyor. Yeni fabrikalarda bu sisteme ağırlık veriliyor” dedi.

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!





 
  Akdeniz Gazetesi


 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA