Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 2021 yılı Ekim ayı Olağan Toplantısının 2. Birleşimi, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer başkanlığında Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirildi. Başkan Seçer, toplantıda Mersinlileri yakından ilgilendiren ana konteyner limanı ve polipropilen tesisiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Meclis üyelerine kenti ilgilendiren konularda parti ayrımı gözetmeksizin Ankara’ya gitme talebini yineleyen Başkan Seçer, “Burada hamasi nutuklar atarak Mersin’i kalkındıramayız. Bizim ağzımıza bir parmak bal sürerler, oturur kalırız yerimizde. Haydi; hep beraber buyurun Ankara’nın yolunu tutalım” dedi.
SEÇER, POLİPROPİLEN TESİSİNİN MAHKEME SÜRECİNDEN BAHSETTİ
Başkan Seçer, Mersin’in ve Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin yakından takip ettiği ana konteyner limanı ile yapılması planlanan polipropilen tesisi ile ilgili mahkeme süreçlerinde yaşanan bazı gelişmeleri Meclis üyelerine aktardı. Ana konteyner limanının yer seçimi süreciyle ilgili bilgiler veren Başkan Seçer, polipropilen tesisi kurulması amacıyla da ÇED raporu hazırlandığını anımsattı. Seçer, şöyle devam etti: “Belediyemiz dava açtı. Odalar, sivil toplum kuruluşları müdahil olarak katıldılar ve mahkemeden ÇED raporu iptal edildi. Daha sonrasında söz konusu bölge Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 15 Eylül 2021 tarihinde özel güvenlik bölgesi olarak ilan edildi. Bu durum sonrasında söz konusu bölge 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda hem özel endüstri bölgesi; eminim ki birçok Meclis üyemizin bu gidişattan kısmen haberi vardır ama ben detay bilgi vermek istiyorum; hem de özel askeri güvenlik bölgesi haline getirildi. Yani üzerinde şu anda iki karar var. 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda askeri yasak ve güvenlik bölgesi ilan edilmesinin ardından planın askı süreci tamamlandı ancak söz konusu işleme Büyükşehir Belediyesi olarak itirazımızı yaptık. Özel Endüstri Bölgesi’nin onaylanan planlarına ve yer seçimine karşı açılan davalar devam ederken, bu değişikliğin amacının ne olduğu sorusunun cevabını Mersin kamuoyu merak ediyor. Açıkçası ben çok merak etmiyorum. Çünkü meraktan ziyade öngörülerim var. Söz konusu bölge yaklaşık olarak 1 milyon 92 bin 551 metrekarelik bir alanı kapsıyor. Bunun 400 bin metrekare alanı bu tesisi kuracak firmaya şartlı olarak Hazine tarafından tahsisi yapılmış. Şu anlam çıkıyor; 1 milyon 100 bin metrekare dersek bunun 400 dekarını düşelim, 700 dekarı özel mülk ama 400 dekarı Hazine arazisi ve bu firmaya şartlı olarak tahsis ediliyor polipropilen tesisi yapılmak üzere. Bölgenin özel endüstri bölgesi ilan edilmemesi durumunda bu 1100 dönümlük alanın ki dava süreci devam ediyor. ÇED tamamlandı, ÇED iptal edildi ama yer seçimi konusunda açtığımız dava devam ediyor. Mahkeme karar verdi, ‘biz ÇED’i iptal ettik burada yer seçimi yanlıştır’ dediği noktada bu alan ana konteyner limanının kara sahasını oluşturacak, bizim beklediğimiz, istediğimiz ana konteyner limanının kara sahasını oluşturacak alan olacak.” Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak o bölgede 2. Etap 1/5000’lik Nazım İmar Planı çalışmalarında düzenleme yapacaklarını ifade eden Seçer, yapacakları işlemlerin imar tekniğine uygun olacağını söyledi. Seçer, “Bizim oradan 382 bin metrekarelik bir belediye hizmet alanı çıkarma imkanımız olacak. Yüzde 35 civarında bir kesinti yapsak 382 dekarlık bir alan çıkacak. Bu önemli bir alandır. İşte buranın, mahkemenin ‘arkadaş buraya polipropilen tesisi olmaz, özel endüstri alanı olmaz’ dediği noktada ikinci karar devreye girecek. Özel güvenlik bölgesi olarak biz buraya müdahale edemeyeceğiz ve bu alan devletin hüküm ve tasarrufu altında olmaya devam edecek. Belediye olarak sadece orayı izleyeceğiz. Bütün bu alınan kararlar öyle anlıyorum ki bunlar öngörüdür, umut ederim bir gerçeğe, somuta dönüşmez. Ne yapıp ne edip ana konteyner limanı projesini Mersin’in gündeminden kaldırmak diye düşünüyorum. Süreci hep beraber takip edeceğiz” dedi.
“HAYDİ; HEP BERABER BUYURUN ANKARA’NIN YOLUNU TUTALIM”
Başkan Seçer, bir talebini tekrarlamak istediğini ifade ederek, Cumhur İttifakı’na mensup Meclis üyelerine yönelik olarak şunları söyledi: “Ben Meclis’teki ana muhalefet partisinin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Belediye Başkanıyım. Ancak Meclis’i oluşturan Meclis üyelerimiz parlamentoda grubu bulunan, bulunmayan siyasi partileri temsil eden Meclis üyelerinden oluşuyor. Bu iş burada oturmakla olmaz. Biz burada hamasi nutuklar atarak Mersin’i kalkındıramayız, Mersin’i geliştiremeyiz. Bizim ağzımıza bir parmak bal sürerler, oturur kalırız yerimizde. 10 yıldır bitmeyen havaalanı gibi, devam etmesi gereken Çeşmeli-Taşucu otoban bağlantı yolu gibi, Antalya-Taşucu arası Gazipaşa-Taşucu arasında sahilde yapılan yol gibi, ana konteyner limanı gibi birçok konuyu biz burada kendi aramızda tartışırız. Tartışırız bir şey yaptığımızı zannederiz. Taraftarlarımız bizi alkışlar, üç beş tane ufak tefek proje yaparız. Oysa biz Türkiye’nin en yüksek vergi tahakkuk edilen 5., 6. , en fazla 7. ili olmaya devam ederiz ama hizmetlerde de hep 20. sıralarda oluruz. Cumhur İttifakı’na mensup arkadaşlarımıza özellikle grup sözcülerine buradan seslenmek istiyorum; alalım dosyaları, bölgenin sorunlarını, beklentilerini başta ben olmak üzere siyasi ya da bürokratik tüm aktörler bir anda gidip bu konuların muhatabıyla birebir konuşmamızı tavsiye ediyorum.” Ankara’nın kendilerini birinci ağızdan dinlemeleri gerektiğini, diğer illerdeki kimi partilerin sorunlarını bu şekilde çözdüklerini vurgulayan Seçer, “O ilin menfaati varsa gidip beraber bunu talep ediyorlar. Talep etmezseniz alamıyorsunuz. İşinizi takip etmezseniz kimse sizin adınıza işi takip etmiyor. Belli imkanı var, belli bütçeleri var Ankara’nın, kim işini takip ederse onların elinde kalıyor. Haydi; hep beraber buyurun Ankara’nın yolunu tutalım” dedi. Mersin Limanı’nın genişletilmesine yönelik konuda da bazı ilgi çekici gelişmeler yaşandığını belirten Başkan Seçer, şöyle devam etti: “Büyükşehir Belediyesi olarak açtığımız davada Mersin 2. İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararının ardından söz konusu dava Adana Bölge Mahkemesi’nden de oy çokluğuyla yürütmeyi durdurma kararı olarak çıktı. Bu süreçte davalı Mersin Liman İşletmeciliği A.Ş., İstanbul Teknik Üniversitesi Konut Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü döner sermaye adına ücret de yatırarak, Mimarlık Fakültesi Şehir ve Planlama Bölümü Öğretim Üyelerinden oluşan bir heyete ‘kapasite artışının sorun teşkil etmediğine’ dair bir rapor hazırlattı. Bunu resen yaptı, mahkemenin talebi üzerine değil. Ancak bu rapor, yine mahkemenin yasal olarak mahkemenin elinde olan hazırlatılan raporla içerik olarak bağdaşmıyor. Birbiriyle çelişen bilgiler var. Şimdi burada Bölge İdare Mahkemesi 15 Eylül 2021 tarihinde bir ara karar veriyor ve beş kişilik bir bilirkişi heyeti oluşturulması ve naip üye atanması yönünde karar ortaya koyuyor. Yani bu atanacak üyelere, ‘bu iki ayrı raporu bir mahkemenin yasal olarak düzenlettiği raporu bir diğeri de muhatap kuruluşun resen kendince bir üniversitenin döner sermayesine para yatırarak hazırlattığı raporu bir inceleyin’ diyor. Şimdi burada iki tane tuhaf, ayrı konu var bana göre. Resen hazırlanmış, biri mahkeme talimatı olmadan raporun hazırlanması ve ikincisi de mahkemenin bu raporu dikkate alıp kendinin hazırlattığı raporla mukayese şansını yaratması bir kurul oluşturması ve tekrar incelemeye alınması. Bu da takip edilmesi gereken önemli bir konu diye dikkatinize sunmak istedim.”
“BU PARA ÇOK LÜKS BİR PARA”
Büyükşehir Belediyesi envanterine kayıtlı helikopterin işletmesinin yüksek maliyetli olması nedeniyle satılması konusu gündeme geldi. Başkan Seçer, 5 Nisan 2018’de 2,5 milyon dolara alınan helikoptere heliport gibi diğer masraflarıyla birlikte bugünün parasıyla 45-50 milyon civarı bir bütçe harcandığına dikkat çekerek, “Bu para çok lüks bir para” dedi. 13 Ağustos 2019’a kadar Büyükşehir’de kalan helikopterin daha önce de satışa çıktığını hatırlatan Seçer, “İmkan yoktu, satamadık. Çünkü süresinin dolması gerekiyordu. Artık yasal engel kalmadı. Zaten komisyonumuz da böyle karar vermiş” dedi. Helikopteri daha sonra kiraya verdiklerini belirten Başkan Seçer, kiraya verilme sürecine kadar helikopterin tüm giderleriyle belediyeye yaklaşık 8-9 milyon gibi bir maliyeti olduğuna dikkat çekerek, “Helikopter sahibi olmakla kurtulmuyorsunuz. Heliportunuz olacak, orada görevlileriniz olacak, sorumlunuz olacak. Bu dünya standartlarında, uçuş standartlarında böyle. Dolayısıyla astarı yüzünden pahalı oluyor. Sadece biz göreve geldiğimizden bu helikopteri kiraya verdiğimiz süre içerisindeki masraf 3 milyon 657 bin lira bakım ücreti. Aylık 228 bin TL’ye denk geliyor” dedi. Kiraya verilene kadar helikoptere aylık 228 bin TL para harcandığını belirten Başkan Seçer, “Şimdi bunu vermiyoruz. Tabi bu arttı. Şimdi 350-400’lere çıktı, sadece bakım. Biz ne yaptık? Aylık ayda 30 saati barem aldık, 30 saat uçtu kabul edip 420 bin lira alacağız. Aslında yeni revize edemiyoruz, biz o zamanki dolar kuruyla yaptık. Önce çok kârlıydık, şimdi Türk Hava Kurumu’nun durumu ortada olduğu için çok üzerlerine gitmek istemiyorum, alacağımız da var. Ciddi de bir alacağımız birikti” ifadelerine yer verdi. Helikopterin danışmanlık ücreti, aylık bakım ve heliport gibi tüm kalemleriyle ciddi bütçelere sahip olduğunu hatırlatan Seçer, Toroslar ilçesindeki heliportun Makine İkmal olarak kullanılacağını sözlerine ekleyerek, “İşlevsel hale getireceğiz. İçinde muazzam vinçler yapılmış, bir sürü para harcanmış ama boş duruyor. Orayı da şimdi Makine İkmal olarak değerlendirmiş olduk, orada bir sorun kalmadı” dedi. Göreve geldikten sonra helikopterle Anamur’a 2 defa uçtuğunu belirten Başkan Seçer, heliporttan helikoptere, helikopterle de Anamur’a yaklaşık 1,5-2 saatte vardığını söyledi. Onun yerine arabayla Anamur’a gitmeyi tercih ettiğini vurguladı. Bir Meclis üyesinin Mersin’de metrodan ve büyümeden bahsedilirken helikopterin de Büyükşehir Belediyesi’nde kalmasını savunması üzerine konuşan Seçer, “Şimdi bunlar vizyonsuzluk falan değil. Bunlar israf. Vizyonsuzluk ayrı bir şey. Hani ben metroya karşı çıkmayı vizyonsuzluk olarak değerlendiririm. Bu başka bir şey” dedi. Aynı Meclis üyesinin Mersin’in Türkiye’de en çok vergi veren 5’nci kent olduğu ve zengin bir kent olduğunu belirtmesi üzerine de değerlendirmelerini sürdüren Başkan Seçer, “Bu kadar zengin kentsek 3 TL’ye niye yemek veriyoruz? Hep demiyor muyum bir paradoks? Şu kadar vergi ödüyorsun ama Adana’dan sonra gelir dağılımında 2’nci sırada adaletsiz bir kentsin. Benim vicdanım kabul etmedi. O görüntü bile hoş değil, şık değil” diye konuştu. Meclis üyesinin, helikopterin deniz denetimlerinde de kullanılabileceği yönündeki önerisine de değinen Başkan Seçer, “300 bin lira bir drone aldık. Koordinatları belli. 300 bin lira. 3 milyon dolar. 300 bin lira. 300 bin liraya drone’la 59 milyon lira ceza yazdık. Koordinat belli yani. Drone uçuruyorsun, sana gemilerin ne yaptığını gösteriyor. 300 bin TL’lik bir aygıtın yapacağı işi ben niye milyon dolarlık bir aygıtla yapayım? Bu fizibilite nasıl bir fizibilite?” diye sordu.
TİCARİ PLAKALARIN ÇEKME SÜRELERİ 2 YILA ÇIKARILDI
Meclis’te ticari plakaların çekme sürelerinin uzatılmasında 1 yıllık süre 2 yıla çıkarıldı. Başkan Seçer, “Birçok esnaf borçlarını ödeyebilmek için taksi plakalarını çekip, araçlarını satma durumunda dahi kaldı. Bu nedenle de bize gelen bu teklifi değerlendirdik. T, M, S, H, C plakalar hak kaybı yaşamasın diye geçen sene 6 aydan 1 yıla çıkarmıştık biz bunu. Gelen bu tekrar talep üzerine de bu kez 1 yıldan 2 yıla çıkarıyoruz” dedi.