Eğitim-Öğretim yılı sorunlarla başladı


Eğitim-Bir-Sen Mersin 1 No’lu Şube Başkanı Ertuğrul Yıldız, 2025-2026 eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte eğitim çalışanlarının sorunlarının çözülmesini talep etti. Yıldız, öğretmen açığından sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına, mali hakların iyileştirilmesinden görevde yükselme sınavlarına kadar birçok konuda çözüm bekleyen sorunları ve önerilerini dile getirdi.

 

Tarih : 7 Eylül 2025 Pazar 14:22

Haber Merkezi

Eğitim-Bir-Sen Mersin 1 No'lu Şube Başkanı Ertuğrul Yıldız, başlayan 2025-2026 eğitim-öğretim yılı ile ilgili yayınladığı basın açıklaması yaptı. Yeni eğitim-öğretim yılında eğitim çalışanlarının sorunlarının çözülmesi gerektiğini kaydeden Yıldız,  “Yaz tatilinin sona ermesiyle birlikte 2025-2026 eğitim-öğretim yılı başlıyor. Ülke genelinde 18 milyon öğrenci ve 1 milyon öğretmen 8 Eylül Pazartesi günü ders başı yapacak. Eğitim-Bir-Sen olarak temennimiz, eğitim öğretim yılının ve eğitim çalışanlarının sorunlarının bir günlüğüne gündeme gelmesi değil, kalıcı çözümlerin hayata geçirilmesidir. Bir milyonu aşkın eğitim çalışanı, sona eren 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde haklı ve yerinde taleplerinin kamu işvereni tarafından görmezden gelinmesi nedeniyle yeni eğitim-öğretim yılına buruk girmektedir” ifadelerini kullandı.

“ÖĞRETMEN AÇIĞI SORUNU TARİH OLMALIDIR”

Öğretmenlerin işlerinden duydukları memnuniyet ya da memnuniyetsizliğin doğrudan eğitimin niteliğini ve dolayısıyla ülkenin geleceğini etkilediğini ifade eden Yıldız, “Öğretmenlerin umutsuzluğa kapılmaması ve kaliteli hizmet sunabilmesi için onlara iyi bir eğitim sistemi, iyi çalışma ortamı ve iyi imkanlar sunulmalıdır. Mevcut koşulların öğretmenleri “mutsuz mecburlar” haline getirme riski görülmeli ve sorunların çözümü ile beklentilerin karşılanması için çaba gösterilmelidir. Eğitim-Bir-Sen olarak, yeni eğitim öğretim yılı başında, çözüm bekleyen sorunları ve bunlara ilişkin önerilerimizi kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Eğitim çalışanlarının mali hakları iyileştirilmelidir. Enflasyonist ortamın alım gücünü aşındırdığı, ekonomik toparlanmanın sabit gelirlilere yansımadığı mevcut koşullar kamu görevlilerinin yaşamını zorlaştırmaktadır. Eğitim çalışanlarının ve diğer kamu görevlilerinin ücret kayıpları telafi edilmeli; enflasyona ezdirilmeyecek şekilde iyileştirmeler yapılmalıdır. Öğretmen açığı sorunu tarih olmalıdır. Eğitimin niteliğinin artırılması ve okullar arasındaki eşitsizliklerin giderilmesi, derslerin boş geçmemesine ve sınıflarda yalnızca kadrolu öğretmenlerin görev yapmasına bağlıdır. İhtiyaç olmasına rağmen yeterli atama yapılmamakta; yeterli aday bulunmasına rağmen bu ihtiyaç karşılanmamaktadır. Bu tablo, “önce eğitim” anlayışıyla çelişmektedir. Öğretmen atamaları ihtiyacı karşılayacak şekilde yapılmalıdır; ücretli öğretmen istihdamının doğurduğu olumsuzluklar sona erdirilerek öğretmen açığı sorunu tarih olmalıdır.  Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamalarına son verilmelidir. Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan ve mesleğin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına derhal son verilmelidir. Tüm sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmeli, kalıcı bir düzenleme beklenmeden sözleşmeli öğretmenlere de mazerete bağlı ve isteğe bağlı yer değişikliği hakkı başta olmak üzere kadrolu öğretmenlere tanınan haklar verilmelidir. Öğretmen açığının, kadrolu istihdam yerine insan haklarına ve çalışma ahlakına aykırı olan ücretli öğretmenlik uygulamasıyla giderilmeye çalışılmasına son verilmeli, bu uygulama kaldırılmalıdır” şeklinde konuştu.

“YER DEĞİŞİKLİĞİ TALEPLERİ KARŞILANMALIDIR”

Bakanlığın, anayasal bir hak olan mazerete ve isteğe bağlı yer değişiklikleri ile yaşa ve tecrübeye dayalı bölgeler arası adil bir öğretmen istihdamını bir arada yürütmek zorunda olduğunun altını çizen Yıldız, “Atama ve yer değiştirme iş ve işlemlerinin neredeyse tüm yıl sürmesi eğitim-öğretim faaliyetlerini aksatmakta ve öğretmenleri huzursuz etmektedir. Günümüz bilgi teknolojileriyle bu süreçler, hızlı ve güvenilir bir şekilde yürütülmelidir. Öğretmenlerin bölgeler arası adaletsiz dağılım sorunu çözülmelidir. Sözleşmeli veya kadrolu öğretmenlerin ilk atamalarının büyük oranda dezavantajlı bölgelere yapılması, deneyimli öğretmenlerin büyükşehirlerde ve gelişmiş yerlerde yoğunlaşmasına sebebiyet vermektedir. Bu durum okullar arasında başarı farkına dönüşecek şekilde mesleki tecrübe ve bilgi birikiminin eğitim kurumları arasındaki dengeli ve adil dağılımını olumsuz etkilemektedir. Halihazırda Sağlık ve Teknik Hizmetler sınıfına uygulanan ek tazminatın Eğitim-Öğretim Hizmetleri sınıfına da yansıtılması önemli bir teşvik olacak, toplu sözleşme taleplerimiz arasında yer alan bu teklifin hayata geçirilmesi, öğretmen açığı sorununu büyük ölçüde çözecektir. Eğitim kurumları yöneticiliği profesyonel bir meslek olarak yapılandırılmalıdır. Eğitim kurumları yöneticiliği profesyonel bir meslek olarak yapılandırılmalı ve atamaların, görevlendirmelerin yazılı sınav puanı ile nesnel kriterlere dayalı mesleki çaba ve başarı ölçümü üzerinden gerçekleştirileceği bir sistem kurulmalıdır. Ek ders esaslarındaki ücret dengesizliği giderilmeli, ders ücretleri artırılmalıdır. Ek ders esaslarında branşlara ve okul türlerine oluşan ücret farklılıkları ortadan kaldırılmalı; ek ders birim ücreti artırılmalıdır. Norm kadro güncellemeleri yapılmadan gerçekleştirilen resen atamalar yeni mağduriyetlere haksız uygulamalara kapı aralamıştır.  Bu yöndeki uyarılarımız dikkate alınmayarak başlatılan atamalar neticesinde mağdur olan üyelerimiz adına yetkili idari mahkemelerde iptal davaları açıyoruz” diye konuştu.

“GÖREVDE YÜKSELME VE ÜNVAN DEĞIŞIKLIĞI SINAVLARI YAPILMALIDIR”

“Resen atamaların Ekim sonuna ertelenmesi ve mevcut resen atamaların iptali gerekmektedir. Öğretim yılına hazırlık ödeneği tüm eğitim çalışanlarına verilmelidir. Öğretim yılına hazırlık ödeneği, öğretmenlerle birlikte eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Milli Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir” ifadelerini kullanan Yıldız, “Eğitim-Bir-Sen olarak uzun süredir gündeme getirdiğimiz görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavlarının ivedilikle ve en geç iki yıllık periyotlarla yinelenmesi talebimiz, son Kurum İdari Kurulu çalışma raporlarında kabul edilerek çalışma başlatılması kararı alınmıştır. Bu doğrultuda, Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında oluşan norm kadro açığı ve hizmet gerekleri dikkate alınarak sınavlar bir an önce açılmalı, takvim ivedilikle ilan edilmelidir. Memur, hizmetli ve diğer çalışanların mali ve sosyal hakları iyileştirilmelidir. Eğitim hizmetinin aksamadan yürütülmesi için büyük emek veren memur, Genel İdare Hizmetleri Sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı ve diğer çalışanların mali, sosyal ve özlük hakları iyileştirilmelidir. Memur ve hizmetlilerin görev tanımları yapılmalı; personel yetersizliği gerekçesiyle çalışanların mağduriyetine son verilmeli, fazla çalışma ücretleri ödenmelidir.  Milli eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il milli eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe milli eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, şef ve eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik, başöğretmenlik ünvanına dayalı haklar tanınmalıdır. Okulların zorunlu harcamalarını karşılayabilecek doğrudan bir ödeneği bulunmamakta, bu durum ciddi bir sorun oluşturmaktadır. İŞKUR’un İşgücü Uygulama Programı ise yardımcı personel ihtiyacına kalıcı çözüm getirmemekte; iş güvencesi ve adil gelir sağlamayan, güvencesiz bir çalışma biçimi olduğu; bu haliyle okulların personel ihtiyacına kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm sunmadığı aşikardır” dedi.

“PROJE OKULLARI YENİDEN ELE ALINMALIDIR”

Her okula münhasır ödenek tahsis edilmesi, yardımcı personel ihtiyacı doğrudan karşılanması veya kaynak aktarımı yapılması gerektiğini kaydeden Yıldız, “Proje okulları ve bu okullara öğretmen, yönetici atama ve görevlendirme esasları yeniden ele alınarak amaç ve hedef bütünlüğüne kavuşturulmalıdır. Öğretmen ve yönetici atama ve görevlendirme usulü, proje okullarından olan beklentiyi yansıtacak şekilde bu kurumlara özgü ancak nesnel, eşit, adil ve erişilebilir kriterlere dayalı olarak puan üstünlüğü esasına göre kurgulanmalıdır. Okul kantinlerinde boykot ürünlerinin satışına izin verilmemelidir. Okul kantinlerinde İsrail menşeili veya İsrail’in Gazze katliamına destek açıklamasında bulunan yerli ve yabancı ürünlerin satışının yasaklanması sağlanmalıdır. Deprem bölgesindeki sorunlar giderilmelidir. Deprem bölgesindeki eğitim kurumu ihtiyacı giderilmeli, mevcut kurumların altyapıları ve kapasiteleri güçlendirilmelidir. Bölgedeki öğretmenlerin hem de yeni atanacak öğretmenlerin kalıcı konutlarına ulaşması önceliklendirilmeli ve öğretmenlerin bölgedeki görevlerinin sürekliliği sağlanmalıdır. Eğitim-Bir-Sen olarak, yeni eğitim-öğretim yılının umut dolu gelişmelerin yaşandığı, verilen vaatleri yerine getirecek somut adımların atıldığı bir yıl olmasını temenni ediyoruz. Bu süreçte, Milli Eğitim Bakanlığı’na eğitim çalışanlarının sorunlarının çözümünün aynı zamanda eğitimin sorunlarının aşılması anlamına geldiğini bir kez daha hatırlatıyor ve gerekli adımların atılması çağrısında bulunuyoruz” dedi.

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!





 
  Akdeniz Gazetesi


 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA