Haber Merkezi
CHP’li Gülcan Kış’ın önergesinde özellikle vurguladığı “TÜGVA’nın ilkokul öğrencilerini de yaz etkinliklerine dahil etmeye çalıştığı” ve “protokol dışı uygulamalara karşı çıkan okul yöneticilerine baskı uygulandığı” yönündeki iddialar da Bakanlık tarafından açıkça yanıtlanmadı. Bakanlık yalnızca, etkinliklerin gönüllülük esasına göre yapıldığını, kişisel verilerin rıza olmadan alınamayacağını ve protokollere uyulmadığı takdirde tek taraflı iptal hakkı bulunduğunu belirtmekle yetindi. Ancak sahadan gelen bilgiler, bu açıklamaların uygulamada karşılık bulmadığını gösteriyor. Ailelerin neye imza attıklarını bilmeden rıza belgesi doldurdukları, bazı öğretmen ve yöneticilerin ise protokol dayatmaları nedeniyle baskı altında bırakıldıkları ifade ediliyor.
KIŞ: “BU LAİK EĞİTİM SİSTEMİNİN ÇÖKÜŞÜDÜR”
CHP’li Kış, gelen cevabın kamuoyunun endişelerini gidermekten uzak olduğunu belirterek şu değerlendirmede bulundu: “Bu tablo çok net: Çocuklarımız bilimle değil, protokolle büyüyor. Eğitimde kamusal sorumluluk yok sayılıyor. Pedagojik yeterliliği olmayan ideolojik yapılar okullara sokuluyor. Bu, laik ve bilimsel eğitim sisteminin açıkça çökertilmesidir.” Kış, devletin eğitim hizmetini yerine getirmek yerine, bu sorumluluğu çeşitli vakıf ve derneklere havale ettiğini ifade ederek, kamu okullarının ideolojik etki alanına çekilmesinin anayasal eğitim hakkına da açık bir müdahale olduğunu vurguladı. “MEB, kendini geri çekiyor; öğrencileri, velileri, öğretmenleri dışlayarak çocukların gelişimini belli ideolojik yapılara teslim ediyor. Bu kabul edilemez. Eğitim, kamunun işidir ve kamu eliyle bilimsel esaslara göre yürütülmelidir.”
LAİKLİK, LİYAKAT VE EŞİTLİK İLKELERİ TEHDİT ALTINDA
Kış, MEB’in "TEMA, LÖSEV, Kızılay gibi STK’larla da protokol yapıldığı" yönündeki savunmasının da asıl meseleyi perdelediğini ifade etti: “Bu kurumlar sosyal destek sunar ama eğitim müfredatına doğrudan müdahale etmez. Oysa TÜGVA ve benzerleri çocuklara kimlik, değer, ahlak eğitimi vermeye kalkıyor. Sorun tam da budur.” Kış, eğitimde liyakat ilkesinin aşındırıldığını, öğretmen ihtiyacının giderilmediği yerde bu boşluğun ideolojik kurumlarla doldurulmaya çalışıldığını belirterek, bu durumun Türkiye’nin geleceği açısından kaygı verici olduğunu dile getirdi. Kış, konunun takipçisi olacaklarını ve Meclis’e yeni araştırma önergeleri sunacaklarını belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Bu mücadele sadece bugün için değil, çocuklarımızın geleceği için. Bilimsel eğitimin, laikliğin ve eşitliğin korunması için sonuna kadar direneceğiz. Çocuklarımızın gelişimi, vakıfların insafına bırakılamaz!”