İçel Sanat Kulübü’nde gerçekleştirilen “Kilikya’nın Görkemli Liman Kenti Anemurium” konulu söyleşide konuşan Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekocak, antik kentin modern hayatın baskısından uzak, eşsiz bir zaman kapsülü olduğunu vurguladı.
Necdet TAŞ
Mersin’in Anamur ilçesinde yer alan Anemurium Antik Kenti, 2000 yılı aşkın geçmişiyle adeta zamanda yolculuk fırsatı sunuyor. İçel Sanat Kulübü'nde düzenlenen "Kilikya’nın görkemli liman kenti Anemurium" konulu söyleşiye katılan Anemurium Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekocak, antik kent ve yürütülen kazı çalışmaları ile bölgenin tarihine ışık tutan önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Tekocak, Anemurium'u "modern hayatın baskısından kurtulmuş ve yapılarının büyük bölümü ayakta olan" nadir antik kentlerden biri olarak tanımladı.
“KAZILAR 2016 YILINDA BAŞLADI”
Anemurium’u önemli kılan en büyük özelliğin bölgede bu şekilde iyi korunmuş, modern hayatın baskısından kurtulmuş ve yapılarının büyük bölümü ayakta olan bir antik kent olması olduğunun altını çizen Prof. Dr. Tekocak, 2019 yılında 20 adetle başlayıp sonradan sayısı artan, 12 ay kesintisiz süren kazıların ilklerinden olmamız açısından gururlanıyoruz. Benim Mersin bölgesindeki serüvenim bundan tam 35 yıl önce başladı. 1990’da ilk kez Aydıncık’taki Kelenderis Antik Kenti’ndeki kazıya öğrenci olarak geldim. O zamandan bu zamana da bu bölgedeyim. Anemurium Kazısı ülkemiz ve bölgedeki en önemli kazılardan birisi olmuştur. Biz ilk kez Anemurium Antik Kenti’nde çalışmalara 2016 yılında başladık. Ancak bu, 2016 yılında yapılan kazı ve arkeolojik çalışmaların ilk olduğu anlamına gelmiyor. Bizden önce 1962-1985 yılları arasında Amerikalılar ve Kanadalılardan oluşan yabancı bir heyet burada 1962-1985 yılları arasında periyotlar halinde küçük çaplı çalışmışlar yapmıştır. 1985'den sonra 2016 yılına gelene kadar da Anemurium Antik Kenti’nde herhangi bir bilimsel, arkeolojik kazı ve araştırma yapılmamış. Ben Selçuk Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi olmam nedeniyle Selçuk Üniversitesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izin ve desteği ile bu projeyi yürütüyorum. Biz 2016 yılından 2018 yılına kadar kentte var olan kalıntıların tespit ve belgeleme çalışmalarını gerçekleştirdik. 2018 yılından itibaren de arkeolojik kazı, araştırma ve restorasyon çalışmalarına başladık. 2019 yılında ilk kez Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri ERSOY tarafından hayata geçirilen 12 ay kesintisiz devam eden kazı projesi kapsamındaki 20 kazıdan birisi olduk.Bu da 2019 yılından şu ana kadar olan süreç içerisinde 12 ay kesintisiz çalışmaya devam eden kazılardan bir tanesi olduğumuz anlamına geliyor. 2018 yılından bugüne gelene kadar kentte çok fazla iş yapma şansına sahip olduk. Bugüne kadar Anemurium Antik Kenti’nde Küçük Hamam, Odeon, Merkez Kilise, Nekropol Kilisesi, Thetis Mozaiği, Liman Hamamı, Merkez Hamamı, Geç Antik Cag Yapıları, mezarlar ve daha birçok yapıda kazı ve restorasyon çalışmaları gerçekleştirdik. Kısa bir süre önce de Anemurium Antik Kenti Çevre Düzenleme Projesi kapsamında; Karşılama Merkezi, Sosyal Donatı Alanı, Gişeler, Gezi Güzergâhları ve Otopark alanı oluşturularak ziyaretçilerin kenti daha rahat gezmeleri sağlanmış olacak. Kentteki çalışmalarımız kazı, restorasyon ve çevre düzenlemesi şeklinde aralıksız olarak devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
“LİMAN HAMAMI’NDA BİR HEYKEL İLE KARŞILAŞMAYI HİÇ BEKLEMİYORDUK”
“Arkeolojik kazılarda, özellikle bizimki gibi büyük bir antik kent ve yapı yoğunluğunun çok fazla olduğu ören yerlerinde kazıların ne kadar süreceği ya da ne zaman biteceğini söyleyebilmek mümkün değil. Ancak burada yürütülecek çalışmalar için ekibimizce bir program yapılmakta, daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığımızın onay ve izniyle bu programa bağlı kalınarak çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Bu çalışma programının tam anlamıyla gerçekleştirilebilmesi noktasında sağlanan bütçe ve diğer destekler büyük önem arz etmektedir. Bunun için de biz projelerimizi ve çalışma programımızı Kültür ve Turizm Bakanlığımıza sunar, oradan sağlanan ödenekle de çalışmalarımızı gerçekleştiririz. Bakanlığımızın yanı sıra valilikler, belediyeler, kalkınma ajansları, üniversiteler gibi diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra özel şirket veya vakıflar gibi sponsorluklardan sağlanan destekler ile de bu çalışmalar yürütülmektedir. Bizim de bir sponsorumuz var. Yücelen Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı 5 yıldır kazımıza destek oluyorlar. Kendlerine çok teşekkür ediyorum. Prof. Dr. Tekocak Anemurium Antik Kenti’nde yapılarımızın büyük çoğunluğu ayakta olduğu için 2023 yılına kadar öngördüğümüz şekilde gittik. 2023 yılında Liman Hamamı adını verdiğimiz alanda hiç beklemediğimiz bir mekanla karşılaştık. Bu bizim için büyük bir sürpriz oldu. Çok etkileyici ve muhteşem bir Roma Havuzu ile karşılaştık. Havuzu çevreleyen devasa sütunlar muhtemelen deprem nedeniyle havuzun içerisine “in-situ’’ yani o günkü haliyle devrilmiş vaziyette duruyordu. Ama asıl sürpriz havuzun hemen kenarında başı ve ayakları eksik, sadece gövdesi sağlam durumda olan bir heykelin gün yüzüne çıkmasıydı. Gerçekten Liman Hamamı’nda bir heykel ile karşılaşmayı hiç beklemiyorduk. Bu sayede Anemurium Antik Kenti’nde ilk kez bir heykel bulunmuş oldu ve bizim hiç unutamayacağız tarifsiz bir sevinç yaşamamıza vesile oldu bu heykel. Bu yıl da Liman Hamamı’ndaki kazılara devam edeceğiz. Geçen yılki yaşadıklarımızdan dolayı burada yeni sürprizlerle karşılaşmayı umuyor ve temenni ediyoruz. Daha önce de ifade ettiğim gibi Anemurium Antik Kenti kazılarında sürprizlerle karşılaştık ve karşılaşmaya da devam edeceğiz gibi görünüyor” dedi.
“ANEMURİUM HER ZAMAN TİCARETİN MERKEZİ OLMUŞ”
Anemurium Antik Kenti’nde yaşayan insanların nasıl bir hayat sürdüklerini kente gelindiğin de rahatlıkla görebileceğini kaydeden Prof. Dr. Tekocak, “Çünkü yapıların büyük çoğunluğu ayakta. Dağın eteğinde düzlüğe kadar inen yamaçlara yerleştirilmiş oldukça geniş bir mezarlık alanı, yüksekçe bir tepe üzerine konumlandırılmış bir Akropolisi. Yani Türkçe ifadeyle Yukarı Şehri; Aşağı Şehirdeki düzlük alanda ise kamusal yapıları; yani kiliseleri, hamamları, meclis binası olarak da kullanılan odeonu, tiyatrosu, sütunlu caddesiyle, resmi bina olarak kullanılan bazilikası ve konut alanlarıyla büyük bir antik kent düşünün. Antik çağda bir insan sabah kalktığında antik binaların arasındaki dar sokaklardan şehir merkezine iniyor. Daha sonra belki de limana doğru gidiyor. Büyük olasılıkla o dönemdeki insanlar tıpkı şimdi olduğu gibi tarım ve balıkçılıkla ilgileniyorlardı. Çünkü Anemurium Antik Kenti bir liman şehri. Doğudan batıya giden deniz ticaret yolu güzergâhında olmasının yanı sıra Kıbrıs ve Anadolu’yu dolayısıyla kuzeyi ve güneyi de birbirine bağlayan ve ulaşımını sağlayan tam bir kavşak noktası ya da yolların kesişme noktası. Bu yüzden de Anemurium her zaman ticaretin merkezi olmuş, doğudan çıkan gemilerin batıya giderken batıdan çıkanların da doğuya giderken uğrak noktası haline gelmiş. Dolayısıyla da çok farklı kültürlere ev sahipliği yapma şansına sahip olmuş. Kente girdiğinizde zaten 2000 yıl öncesine ışınlanmış oluyorsunuz. Ben kentimizi bir zaman kapsülü gibi görüyorum. Antik kente giriş yaptıktan sonra modern Anamur’u tamamen unutun 2000 yıl öncesinin sokaklarında yürüyorsunuz çünkü. Kendi yerel üretiminin yanı sıra Kıbrıs’ta üretilmiş bir seramiği burada bulabiliyorsunuz. Afrika’da üretilmiş bir seramiği burada bulabiliyorsunuz. İzmir tarafındaki Foça’da üretilmiş bir seramiği de bulabiliyorsunuz. Kızkalesi tarafında Soli Pompeipolis Antik Kenti’nde ya da Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nden üretilmiş bir amphorayı (iki kulplu çömlek) burada bulabiliyorsunuz. Karadeniz’de üretilmiş ticari bir amphorayı burada bulabiliyorsunuz. Bu da liman şehri olmasından dolayıdır. Arkeolojik olarak kaybolmayacak materyalleri burada bulabiliyorsunuz ya da Mısır’dan gelmiş bir graniti ya da Marmara’dan gelmiş bir mermeri burada bulma şansımız var” ifadelerini kullandı. Son olarak 2024 yılında başlanılan Geleceğe Miras Projesi ile çalışmalarının artarak daha da yoğun ve verimli bir döneme başladıklarını ifade eden Prof. Tekocak, başta Kültür ve Turizm Bakanlığımız olmak üzere Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne, Türk Tarih Kurumu Bakanlığına, Selçuk Üniversitesine, Çukurova Kalkınma Ajansina, Mersin Valiliğine, Mersin Il Kültür ve Turizm Müdürlüğüne, Adana Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğüne, Anamur Kaymakamlığına, Yücelen Vakfına, Mersin Büyükşehir Belediyesine ve de emeği ve desteği olan herkese teşekkür ederek sözlerini tamamladı.