Haber Merkezi
Online gerçekleştirilen ve pek çok sanayi kuruluşundan üst düzey temsilcilerin de yer aldığı Temiz Enerji Geçişleri Zirvesinde, nükleer enerjinin öneminin altı çizildi. Katılımcılar, nükleer gücün hem pandemi sonrası ekonomik iyileşmede önemli bir rol üstleneceğini hem de iklim sorununa çözüm olabileceğini belirtti. Zirvede konuşan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres, ülkelerin pandemiyle mücadele için ayırdığı trilyonlarca dolarlık kamu bütçelerini, iklim değişikliği ve temiz enerji stratejilerine de aktarmaları konusunda kapsamlı kararlar aldıklarını duyurdu. Gueterres, "Bu kurtarma ve iyileştirme planlarını tasarlarken bir seçim yapabiliriz. Olduğumuz yere geri dönebilir ya da daha iyi, daha sürdürülebilir bir geleceğe yatırım yapabiliriz" diye konuştu. BM Genel Sekreteri, bu kapsamda da tüm liderlere sağlık, bilim ve ekonomide "temiz enerji" rotasını seçmeleri için çağrıda bulundu.
“ŞİMDİKİNDEN 4 KAT HIZLI HAREKET ETMEK GEREKİYOR”
COP26 (Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi) Başkanı ve Birleşik Krallık İş, Enerji ve Sanayi Stratejisi Bakanı Alok Sharma da hükümetler ve iş dünyasının korona virüse karşı hızlı yanıt vermek zorunda olduğunu, ancak bu süreçte iklim krizinin de unutulmaması gerektiğini belirtti. Sharma, Kasım 2021'e ertelenen iklim görüşmelerine kadar tüm ülkeleri iklim planlarında daha kararlı olmaya çağırdı. Sharma, “Enerji sektörü şu anda tüm küresel emisyonların dörtte birini oluşturuyorsa, temiz enerji geçişi iklim değişikliğiyle mücadelenin merkezi konumunda demektir. IEA analizi gösterdi ki Paris Anlaşmasının hedeflerine ulaşmak için dünyayı karbondan arındırma yolunda küresel geçişin şimdi olduğundan dört kat daha hızlı hareket etmesi gerekiyor. COP26'dan önce, daha da hızlı ilerlemek, karbon emisyonlarını düşürmek, enerji maliyetlerini düşürmek, insanların yaşam kalitesini yükseltmek ve dünya çapında yeni işler ve fırsatlar oluşturmak için birlikte çalışmaya devam etmeliyiz" dedi.
“NÜKLEER ENERJİ, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SÜRECİNDE BÜYÜK ROL OYNUYOR”
Zirve kapsamında yapılan “Elektrik Enerjisi Güvenliği ve Sürdürülebilirlik” konulu bir panelde konuşan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Genel Müdürü Rafael Mariano Grossi ise bu süreçte nükleer enerjinin önemine vurgu yaptı. Grossi, "Herkese uyan tek bir enerji çözümü yok ama nükleer enerjinin masada tartışmasız bir yeri var. Bilim ve teknoloji temelli bir organizasyon olarak, tüm perspektiflerimizi ve gerçeklerimizi bilime dayandırıyoruz. Gerçek şu ki; nükleer enerji temiz, dayanıklı, kapsayıcı enerji sistemlerinin bir parçası olarak sürece katkıda bulunacak çok şey içeriyor. Nükleer enerji sadece geleceğin temiz düşük karbonlu enerji vaadi değil, halihazırda da iklim değişikliği sürecinde büyük rol oynuyor. Nükleer enerji kitlesel katkısı ile bugüne kadar 55 giga tondan fazla CO2 (karbon) emisyonunu önlemiş durumda. Nükleer santraller, talebi takip edecek şekilde santral üretimini ayarlayabilme özellikleri sayesinde elektrik şebekelerinin istikrarlı işleyişini sağlamak ve yenilenebilir enerji üretimindeki mevsimsel dalgalanmaların etkilerini sınırlamada yardımcı olmak da dahil olmak üzere bir çok şekilde elektrik güvenliğine de katkıda bulunuyor” ifadelerini kullandı. "İleriye baktığımızda, nükleer enerji gelişmekte olan ekonomiler için çok yararlı olacak” diyen Grossi sözlerine şöyle devam etti: “Sera gazı emisyonu olmadan gelecekteki hidrojen üretimine katkıda bulunabilecek küçük modüler reaktörler gibi gelişmeler sayesinde teknoloji ve evrimin de öncüsü olacak. Biz IAEA olarak ideolojilere veya sadece istek uyandıran fikirlere değil, gerçeklere dayanan yapıcı ve açık diyalogu da takdir ediyor ve memnuniyetle karşılıyoruz. Nükleer enerjinin onu bir enerji kaynağı olarak seçenler için katkıda bulunacağı çok şey var. COP25'te IAEA yer aldı ve COP26'ta da aktif bir katılımcı olarak katkıda bulunmak istiyoruz."
“NÜKLEER ENERJİNİN TAMAMLAYICILIĞINDAN YARARLANMALIYIZ”
Aynı zirvede konuşan Fransa merkezli elektrik iletim şirketi EDF CEO'su Jean-Bernard Lévy ise "Ekonomileri yeniden başlatmak ve karbon nötrlüğü elde etmek için tüm teknolojilerin harekete geçirilmesi gerektiğini belirterek, “Bu teknolojiler arasında nükleer teknoloji de bulunmalıdır. Bu konu, kapsamlı çalışmalarla özellikle Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli ve IEA tarafından teyit edilmiştir. Paris anlaşmasını desteklemek, ekonomilerin çok büyük ve derin bir şekilde elektrifikasyonu anlamına gelecek ve sadece Avrupa'da 2050 yılına kadar elektrik talebini ikiye katlayacaktır. Yenilenebilir kaynakların bu talebi karşılamada kilit bir rol oynayacağını söyleyebiliriz ancak, Avrupa Birliği gelecekte nükleer enerji kapasitesini daha da düşürürse bu hedef gerçekleşebilir gözükmüyor. Gerçekte tek seçeneğimiz enerji verimliliği, yenilenebilir kaynaklar ve nükleer enerjinin tamamlayıcılığından yararlanmaktır. Pratik açıdan, bu tüm teknolojiler için eşit bir oyun alanı oluşturulmasını gerektirir. İdeolojiye değil gerçeklere ve bilime dayanan bir sınıflandırma içerecek finansmana daha iyi erişmemiz gerekiyor” diye konuştu.