image

Okunma : 42  Tarih : 3.07.2025  E-Mail : labar.faruk.rf@gmail.com

 
Faruk RİFAİOĞLU

KANSER-DAMPERLİ KAMYON-BABAM VE İLÂHÎ ADALET

          Sosyal medyadaki haberlere göz atarken, yalnız yaşayan emekli bir Doktor olan Mustafa Savan Günay'ın, sosyal medya hesaplarında "25 yıldır Kanser neden oluyor?' diye uğraşıyorum. Sorunun çözümünü yüzde 75 itibariyle zaten çözdüm. Ömrüm yeterse tüm kanser türlerini tek kalemde bitireceğim" şeklinde yer alan bir habere rastladım.

        Haberde Dr. Mustafa Savan Günay'ın kimseden korkmadığını belirterek şu ifadeleri kullanmış: "Sevgili meslektaşlarım. Yeter ki gölge etmeyin başka ihsan istemiyorum. Benim çoluğum çocuğum yok. Üzerime Kapital çomar emirleri ile gelirseniz, geldiğiniz arabayı ezerim çünkü ben de damperli bir kamyon var.

          Doktor Mustafa Savan Günay ‘’Umarım benden sonra daha iyisini bir hekim yapar. Tüm isteğim 195 dünya ülkesini atlatıp, benim gibi bir Türk hekiminin yapmasıdır." Dilekleriyle tamamladıktan kısa bir süre sonra vefat etmiş. Vefat nedeni araştırılır mı, doktorun ifadeleri tam manasıyla bir gerçeği yansıtıyor mu bilemem.

         Okuduğum bu haber benim 18 yıl öncesinin acı hatıralarını yani canım kadar Aziz ve değerli olan babamın bu çaresiz hastalığa yakalandığı ve hastalık haberini aldığı günden itibaren yaşadığımız 38 günlük ağlamaktan, üzüntü ve hüzünden müteşekkil olan vefatı dönemine götürdü.

          Rabbim her türlü onulmaz hastalıktan bizleri ve sevdiklerimizi uzak eylesin. Komplo teorilerinin uçuştuğu bir dünyada hangi haberin tam manasıyla gerçekleri yansıttığını ve insanlığın gerçek manada faydasını gözettiğini, hangi haberlerin sadece menfaat odaklı olup insanlığı felakete sürüklemek üzere yürürlüğe sokulduğunu anlamanın zor olduğu bir dönemden geçiyoruz.

        Haberi Adana’da Çukurova Üniversitesinde formasyon eğitimini tamamlamama az bir süre kaldığında almıştım. Bedenimin her zerresinde hissettiğim bir acıyı yaşadığımı dün gibi hatırlıyorum. Ağlamaktan, üzüntü ve hüzünden kısa bir süre içinde ciddi şekilde kilo kaybına uğramıştım. Gecem uzamış, gündüzüm kararmıştı. Ne yapacağımı bilemez halde sokaklarda hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Hayatımın en büyük dayanaklarından, sırtımı kendisine dayadığım, fikirleri yolunu güzelliklerinden ve anlamı olan babamın rahatsızlığına bir çare olabilir miydi?

         O dönem amcam yurt dışından aramış ve Adana’da televizyonlarda boy gösteren bitkisel tedavi uzmanı olduğunu iddia eden bir doktordan bahsetmişti. Otobüsten otobüse binerek, bin bir zorlukla yanına gittiğimde altı bitkici üstü tiyatro sahnesi ve doktorun odasının bulunduğu binaya girdiğimde, içerisi resmen hınca hınç doluydu ve çoğunluğu tiyatro oynayan bir ekipçe ucuz bir oyun sahneleniyordu. Kapıdan adımınızı atar atmaz, Doktora methiyeler düzerek, dualar ediliyor, en onulmaz, çaresiz hastalıkların elinden tam Azrail’in pençesine düştüklerinde, bitkici doktorun onları Hızır gibi yetişip kurtardığından bahsediyorlardı.

        Denize düşenin boğulmamak adına yılana sarılması gibi o sözde doktora sarıldık, ağabeyim de doktor olduğundan telefonu hoparlöre verip abimle görüştürdüm. Hastalığın kemiğe ulaşmadığından kısa süre sonra babamın iyileşeceğini abime anlattığında, bu hüzünlü süreci yaşayanların derinden hissettiği, ağlamaktan yorgun düşmüş bedenime ferahlık geldi, gözlerime bir tebessüm yerleşti. Kulaklarımla duyduklarıma inanamıyordum. Üzüntüler, yerini kısa süreli şaşkınlıkla karışık bir sevince bırakmıştı. Sevinçten kalbimin duracağını hissettim.

       Tiyatroculara da bilet parsı helal olsun diyerek, o dönemki değeri üç harfli marketlerde veya aktarcılarda de 20 milyon olan (yeni nesil hatırlamayabilir) çayları yanında sihirli iksir(!) taşıyan kavanozla birlikte 600 milyona almamı söylediğinde şekilsiz, tahammülsüz bitkisel ilaç taciri sözde bir müdirenin davranışlarından bahsetmeyeceğim bile.

         Sevincim ilacı alıp dışarı çıktıktan sonra sevinçle ağabeyimi arayıp iksirin(!) elinde olduğumu söylediğim ana kadar sürdü. Abim bu şahsın tüm anlattıklarının yalan-yanlış sözler olduğunu fakat ilaçları başta amcalarım olmak üzere kimseden, ‘’bunu deneseydiniz belki…’’ ve benzeri cümleleri duymamak için aldığını anlattığında sahnede hissettiklerimin doğruluğundan emin olup tekrar hüzne boğuldum.

          Babamın tedavisine ek olarak bir umutla bitkisel tedaviye de devam ettik. Hastalığın belirmesinden 38 gün vefat eden babacığımı kaybettikten sonra belki dilimle değil ama kalbimle O sicili kabarık bitkisel ilaç taciri sözde doktoru Allah’a havale ettiğimi ve cezasını ahiretten önce dünyada çektiğini gördüğüm o acı hatırayı hatırladım.

          Anlattığım iki olayda en büyük ortak nokta şimdilik çaresi bulunamayan bu onulmaz hastalık ve çözümü yolunda mağdur edilen, duyguları sömürülen, acıları istismar edilen çaresiz insanlar ve hastalığın araştırılmasında izlenen yollar.

        İnsanların en zayıf noktalarından biridir sağlık. Bu damar kötü amaçlı insanların eline düşmesin yeter ki. Gözünüzün yaşına bakmazlar.

         Birileri buradan inanılmaz para kazanıyorlar diye hastalığın çözümü yolunda engeller çıkarıyor, olabilir mi?

        Aklımı karıştıran sorunlardan birini sizinle paylaşmak istedim.

         Bu arada unutmadan İLÂHÎ ADALET pek de uzun sayılmayacak bir süre sonra o düzenbaz tacirin ruhunu Azrail’in pençesine koydu. Saçlarına ak bile düşmeden üstelik.

       Yine yeni bir yazıda beraber olmak dileğiyle hoşçakalın, mutlu kalın, huzurla ve sağlıkla kalın.

                                                                                                                                                                                 Faruk RİFAİOĞLU…




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 
  YORUMLAR
 
 
  YORUM YAZIN
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz :

Güvenlik Kodu : Güvenlik Kodu
Kod :

 


 
  Akdeniz Gazetesi


 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA