image

Okunma : 21  Tarih : 27.06.2025  E-Mail : 

 
Fatma  Yardımcı

Uyuşturucu ile mücadelede acil eylem planı

Toplum olarak kanayan bir yaramız var: uyuşturucu bağımlılığı. Ve bu yara, son zamanlarda duyduğumuz haberlerle daha da derinleşiyor, hatta çocuklarımızı dahi içine çekiyor. Uyuşturucu kullanım yaşının 9 gibi akıl almaz bir seviyeye düşmesi, toplum olarak derhal ve kapsamlı önlemler almamız gerektiğinin en çarpıcı kanıtıdır. Bu durum, sadece bireylerin değil, ailelerin, toplumun ve nihayetinde geleceğimizin yok olmasına yol açan sinsi bir tehdittir.

Uyuşturucu bağımlılığı, sadece kullanan kişinin iradesizliği veya ahlaki zayıflığıyla açıklanamaz. Bu, karmaşık sosyal, ekonomik ve psikolojik faktörlerin birleşiminden beslenen çok yönlü bir sorundur. Yoksulluk, işsizlik, aile içi şiddet, eğitim eksikliği, gelecek kaygısı ve hatta internetin kontrolsüz kullanımı gibi etkenler, özellikle savunmasız konumdaki çocuklarımızı bu zehirli ağa itebilmektedir. Sosyal medyanın ve internetin karanlık köşeleri, genç zihinleri kolayca manipüle edebilen, uyuşturucuya özendiren içeriklerle doludur. Sokaklarımızda uyuşturucunun kolayca erişilebilir olması da ne yazık ki bu trajedinin bir parçasıdır.

En tehlikelisi, bu sorunu "başkalarının meselesi" sanmak. Oysa ki bağımlılık; sınıf, statü, yaş ayırmaz. Bugün mahallenizin çocuğu, yarın belki kendi çocuğunuz... Bu nedenle bu konuda toplumsal bir seferberlik başlatılmalı. Okullar, camiler, muhtarlıklar, belediyeler, üniversiteler, STK'lar... Herkes bir tuğla koymak zorunda bu mücadeleye. Peki, bu karanlık tabloyu nasıl aydınlatacağız? Nereden başlayacağız? İşte acilen alınması gereken önlemler…

Önleyici tedbirlerin başında eğitim gelir. Sadece okullarda değil, ailelerde, mahallelerde, tüm toplum katmanlarında uyuşturucunun zararları hakkında sürekli ve etkili bir farkındalık kampanyası yürütülmelidir. Çocuklarımıza ve gençlerimize uyuşturucunun sadece bedensel ve zihinsel değil, sosyal, ekonomik ve hukuksal yıkımlarını da somut örneklerle anlatmalıyız. Bu eğitimler, yaş gruplarına uygun, interaktif ve sıkıcı olmayan yöntemlerle sunulmalıdır. Ailelerin de bu konuda bilinçlendirilmesi, çocuklarının davranışlarındaki değişiklikleri fark etmeleri ve doğru müdahalede bulunmaları açısından hayati önem taşır.

Uyuşturucuya yönelişin altında yatan temel sebeplerden biri de aidiyet duygusu eksikliği ve boşluk hissidir. Çocuklarımızı ve gençlerimizi bu boşluktan kurtarmak için sosyal destek mekanizmalarını güçlendirmeliyiz. Spor, sanat, müzik gibi etkinliklere erişimi kolaylaştırmalı, gençlerin enerjilerini olumlu alanlara yönlendirecek imkanlar sunmalıyız. Gençlik merkezleri, atölyeler ve hobi kulüpleri gibi alanlar yaygınlaştırılmalı, buralarda uzmanlar eşliğinde rehberlik hizmetleri verilmelidir. Özellikle risk altındaki bölgelerde bu tür faaliyetler daha da yoğunlaştırılmalıdır.

Ailenin rolü bu süreçte tartışmasız birincil öneme sahiptir. Sağlıklı aile içi iletişim, çocukların sorunlarını paylaşabileceği güvenli bir ortam yaratır. Ebeveynler, çocuklarının arkadaş çevrelerini, internet kullanım alışkanlıklarını ve genel ruh hallerini yakından takip etmelidir. Aşırı baskıcı veya tamamen ilgisiz bir tutum yerine, sevgi ve disiplini dengeleyen, rehberlik eden bir yaklaşım benimsenmelidir. Şüpheli durumlarda profesyonel yardım almaktan çekinilmemelidir.

Uyuşturucu ticaretine karşı kolluk kuvvetlerinin mücadelesi kararlılıkla sürdürülmelidir. Uyuşturucu şebekeleri çökertilmeli, satıcılar ve dağıtıcılar adalet önüne çıkarılmalıdır. Uyuşturucunun sokakta erişilebilirliğini ortadan kaldırmak için sıfır tolerans politikası uygulanmalıdır. Bu mücadelede teknolojik imkanlar da etkin bir şekilde kullanılmalı, sanal ortamdaki uyuşturucu trafiği de yakından takip edilmelidir. Yargı süreçlerinin de hızlı ve caydırıcı olması, bu suçla mücadelede motivasyonu artıracaktır.

Bağımlılıkla mücadele sadece önleyici tedbirlerle sınırlı kalmamalıdır. Mevcut bağımlıların tedavisi ve topluma kazandırılması için rehabilitasyon merkezlerinin sayısı artırılmalı ve kaliteleri yükseltilmelidir. Bu merkezlerde tıbbi ve psikolojik destekle birlikte, mesleki eğitimler de verilerek bağımlıların yeniden hayata tutunmaları sağlanmalıdır. Tedavi sonrası izleme ve destek programları da büyük önem taşır.

Medya, uyuşturucunun zararlarını anlatan, farkındalık oluşturan içerikler üretmeli, ancak özendirici veya dramatize edici bir dil kullanmaktan kaçınmalıdır. Sivil toplum kuruluşları (STK'lar) ise bu mücadelede önemli bir köprü görevi üstlenir. Bağımlılıkla mücadele eden STK'lara destek verilmeli, onların saha çalışmalarına katkıda bulunmaları sağlanmalıdır.

Unutmayalım ki; Uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele, tek bir kurumun veya bireyin başarabileceği bir iş değildir. Bu, toplumun tüm kesimlerinin el ele vererek, uzun soluklu ve kararlı bir şekilde mücadele etmesi gereken bir süreçtir. Çocuklarımız, geleceğimizdir. Onları bu bataktan kurtarmak, her birimizin vatandaşlık görevidir. Uyuşturucu kullanım yaşının 9’a düşmesi, sadece bir suç değil; bir çığlıktır. Bir yardım çağrısıdır. Çocuklarımıza yaşanmaya değer bir hayat sunmak, yalnızca devletin değil; hepimizin ortak görevidir. Susmak, görmezden gelmek; suça ortak olmaktır. Bu nesli kurtarmazsak, gelecek nesli de kaybederiz. Şimdi, hemen, hep birlikte harekete geçme zamanı…

 




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 
  YORUMLAR
 
 
  YORUM YAZIN
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz :

Güvenlik Kodu : Güvenlik Kodu
Kod :

 


 
  Akdeniz Gazetesi


 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA