Türkiye’de Türk, Kürt, Arap, Müslüman, Hristiyan, Musevi, Sünni, Alevi gibi inançları, mezhepleri, kültürleri çok farklı insanlarımızın yaşadığı illerin başında Mersin gelir.

Hele son 15 yılda doğudan ve batıdan farklı ülke vatandaşı  bir çok kişinin kentimize geldiğini, yerleştiğini biliyoruz.

Özetle; Mersin kuruluş tarihine paralel biçimde, çeyrek asırlık bir zaman diliminde de göçle gelen insanların kurduğu bir kenttir.

Başlangıçtan bu yana ve özellikle çok gergin bir dünya koşullarında yaşadığımız son çeyrek asırda  bu kentte barış, hoşgörü, birbirini kabullenme, karşılıklı anlayışa dayalı bir hayat sürülmektedir. 

Bu kozmopolit zenginliğin oluşturduğu demokratik kültür, farklılığa bir kültürel güzellik olarak bakma ahlâkı Mersin insanı için neredeyse bir kimlik işaretidir. Bakmayın siz, özellikle gündelik politik dilin kirlettiği ve çağımızda artık tam bir gericilik sayılan mezhepçi, ırkçı ve etnik ayrımcı bir avuç azınlığa; Mersin bu bağlamda en küçük gerilime, sürtüşmeye, rahatsızlığa izin vermeyen bir geleneğe sahiptir ve bununla her zaman kentim adına gurur duydum, sıklıkla yazılarımda söz ettim.

Şimdi; barış, hoşgörü, kardeşlik, birliktelik, tek vatan ve tek bayrak temelinde bir devlet politikası olan TERÖRSÜZ TÜRKİYE  konusunda da Mersin güçlü bir ses çıkarmalı, meseleyi kamusal bir sahiplenme düzeyine taşımalı diye düşünüyorum. Buna ilişki bazı notlarımı değerli hemşerilerimle de paylaşmak istiyorum.

Mersin’de kurduğumuz TİNGADER (Türkiye İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği) Mersin şubesinde özellikle Mersin’in demokratik geleneğine ve sosyolojisine  yapısına uygun bir üye profili  oluşmasına özen gösterdik. Kürt  Türk, Arap veya farklı mezhep kökenli, değişik siyasi görüşten üyelerimiz var.

Önceliğimiz Mersindeki kardeşlik iklimini desteklemek, ülkemizin birliğini savunmak, Devletimizin huzurla  kalkınmasını, insanımızın geleceğe güven içinde bakmasını hedeflemek oldu.

Bu bağlamda ve her insanımızın güvenli, huzurlu, eşit vatandaşlığa dayalı hukukunu gözeterek ifade ediyorum:

Biz TİNGADER olarak Devletimizin “Terörsüz Türkiye” eylemini destekliyoruz.

Aynı zamanda köşe yazıları da yazan TİNGADER yönetimdeki Ahmet Dara, Şevket Demir gibi üyelerimiz konuyu destekleyici yazılar yazıyorlar;  bunlar haber sitemiz Mersinmedtayek.com. sitesinde yayımlanıyor.

Defalarca yazdım; eleştirel önerilerde bulundum; ne yazık ki Mersin uzun zamandır yerleşmiş geleneksel “muhalif”(?) anlayışından, gündelik politik hesaplara dayalı verimsiz karşı çıkışlardan dolayı özellikle ülkemizi yükseltecek, kentimize katkı verecek yatırımlara sürekli karşı çıktı. Çok zaman kaybına, gereksiz gecikmelere sebep olsalar da, bu yatırımların, projelerin, çağa uygun altyapı ve ulaşım çalışmalarının  hepsi bir bir gerçekleşiyor. Özellikle merkezî idareyle yerel yönetimlerin bu konularda uyumlu çalışması, eksik ve yanlışa da yapıcı bir eleştiriyle yön verilmesi sonuçta yalnızca Mersin’in değil,  bu ülkenin kalkınmasına hizmet demektir. Siyaset bunun için vardır; siyasetçi ve siyaset dili bunu öngörmelidir. Kısır, gündelik ve basit oy hesabına dayalı bir muhalefet anlayışı ise toplum hayatını enfekte ederken, bizzat insanın gelişimini, onun zeka ve bilinç düzeyini geriletir.

Şimdi tam da bugünlerde, neredeyse kırk yıldır ülkemizi her düzeyde olumsuz etkileyen, on binlerce insanımızın hayatına mal olan, yıllarca gündelik hayatın huzurunu zehirleyen  ve bu yanıyla da emperyal güçlerin bu kirli oyuna dahil olduğu bir cinnet dönemi, terör süreci fiilen sonlanıyorken, Mersin sesini çok daha gür duyurmalıdır.

Özellikle Türk-Kürt kardeşliği için bir somut örnektir Mersin; birbirine canıyla bağlı sayısız arkadaşlıklar, akrabalıklar, ortaklıklar vardır;   ayrıma dayalı tek bir olumsuzluk yaşanmamıştır. Terör bu ülkeye kan ağlatırken, Mersin’de  birkaç küçük olay dışında, -şükürler olsun-  kitlesel bir olay olmamıştır.

Ama biliyoruz: Bu uzun terör yılları, elbette sayısız canımızı aldı ve bunun ekonomik bir kıstası düşünülemez; ölümüm uğradığı her haneden yükselen acı hepimizin acısı oldu; ölümleri politikanın diline araç etmeden her ölümün ardından NİÇİN ? diye feryat ettik

Buna rağmen not edilmelidir: Kırk yıllık terör belası, ekonomik olarak bu ülkeye şimdiki ülke ekonomisinin toplam katma değeri kadar zarar vermiştir. Ya da şöyle ifade edeyim: Terör belası olmasaydı, ülkemizin ekonomik gücü bugünkünün 2 katı olurdu. Yazık değil mi? NİÇİN? Emperyal kirli hesaplar dışında kime ne sağlandı?

Şimdi nesnel ve öznel koşulların, tarihin ve hayatın zorunlu kıldığı, devletimizin kararlı siyasetiyle oluşan  ve uluslararası durumun masaya koyduğu  “terörü sonlandırma” siyaseti artık bir devlet politikasıdır ve siyasi anlamda her kesimce desteklenmektedir.

Konu artık politika dışıdır ve yapıcı eleştirilerle, önerilerle yol alınacaktır. Emek veren, katkıda bulunan herkes kente, ulusa, halka ve geleceğe hizmet etmektedir.

Umarım Mersin’deki kent dinamiklerinden, STK’ lardan ve çeşitli oluşumlardan Mersin yapısına, geleneğine ve kozmopolit zenginliğine  uygun, aktif ve örnek destek hızla gelişecektir, gelişmelidir.

“ Terörsüz Türkiye “ kavramı için örnektir, modeldir bu kent; Türk-Kürt kardeşliği için her düzeyde, her konumda ve ilişkide yüzümüz hiç yere düşmedi, hiç mahcup olmadık. Şimdi de bu son viraj dönülürken meseleyi sahipleneceğiz, devletimizi destekleyeceğiz, bu konuda örnek kent olmanın güveni ve huzuruyla kuruluş hikayemizden son on yıllara dayalı tecrübelerimize kadar bu kutsal barışa kefil olacağız.

Hayat, bu ülkede ve bu kentte yaşayan, farklı inançtan, mezhepten, kültürden gelen her bir kardeşimize bir daha böyle acılar yaşatmasın; anneler ağlamasın, hanelerden yas sesleri yükselmesin.

Mersin de bu süreçte kendine yakışan yerde olacaktır; bu kardeşlik ve barış inşasına en dinamik biçimde katkı verecektir. Bu kentte yaşayan her bir hemşerimiz diğerine kefildir; kardeştir. Bu bağlamda helalleşme, sarılma ve geleceği inşâ süreci olan TERÖRSÜZ TÜRKİYE  projesinin aslî zeminidir.

HARUN ARSLAN…