Mersin, tarihi bir bellektir!


Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce düzenlenen "45. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu’ Mersin’de başladı. Mersin Üniversitesi (MEÜ) Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyumun açılışında konuşan Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Bülent Gönültaş, “Mersin, yalnızca Akdeniz’in serin esintilerini taşıyan bir kıyı kenti değil; aynı zamanda, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini saklayan sessiz bir anlatıcıdır. Yumuktepe Höyüğü’nde katman katman yükselen insanlık tarihinden, Soli Pompeiopolis’in sütunlarına yansıyan görkeme; Olba’nın narin zarafetinden, Uzuncaburç’un görkemli taşlarına ve Silifke Kalesine kadar bu şehir, geçmişin tüm renklerini taşıyan önemli bir bellektir” dedi.

 

Tarih : 26 Mayıs 2025 Pazartesi 14:30

Necdet TAŞ

Türkiye'nin kültürel mirasını bilimsel veriler ışığında geleceğe taşımayı amaçlayan dünyanın en seçkin arkeoloji buluşmalarından “Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu” bilim insanlarını bu yıl Mersin’de bir araya getirdi.  Dünyanın en saygın bilimsel arkeoloji toplantılarından biri olarak kabul edilen sempozyumun açılış etkinliği, Mersin Üniversitesi (MEÜ) Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi'nde yapıldı.

KÜLTÜREL GEÇMİŞE IŞIK TUTACAK

Arkeoloji dünyasının heyecanla takip ettiği ve bu sene 45’incisi düzenlenecek olan sempozyum, akademi, bilim ve saha çalışmalarını aynı platformda buluşturarak kültürel geçmişe ışık tutacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 26–30 Mayıs tarihleri arasında Mersin Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenecek olan sempozyum, Prof. Dr. Uğur ORAL Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriliyor. Sempozyum süresince, 2024 yılı boyunca Bakanlık izniyle Türk ve yabancı bilim insanları tarafından yürütülen arkeolojik kazılar, yüzey araştırmaları ve arkeometrik çalışmaların sonuçları paylaşılacak. Dünyanın dört bir yanından bilim insanlarını buluşturacak olan sempozyum 26 Mayıs saat 10.30’da düzenlenecek açılış töreniyle başlayacak. Buluşmada, beş ayrı salonda yapılacak oturumlar ile 270’i kazı sonuçları, 96’sı araştırma sonuçları ve 66’sı arkeometri sonuçları olmak üzere toplam 432 bildiri sunulacak. Yurt dışından 11 farklı ülkeden gelen 31 bilim insanı ise sempozyumda 32 bildirilik katkı sunacak. Sempozyum boyunca, arkeoloji alanında çalışan yayınevleri, bilimsel kuruluşlar ve özel şirketler tarafından tanıtım ve satış stantları da açılacak.  Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, her yıl olduğu gibi sempozyumda sunulan bildirileri elektronik kitap formatında araştırmacıların erişimine açacak.  Bugüne kadar 17 farklı üniversiteye konuk olan ve 2004 yılından itibaren üniversitelerin katkılarıyla farklı şehirlerde düzenlenen sempozyum yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın en saygın bilimsel arkeoloji toplantılarından biri olarak kabul ediliyor.

VALİ TOROS; “YUMUKTEPE, NEOLİTİK ÇAĞIN SESSİZ AMA GÖRKEMLİ TANIĞIDIR”

Sempozyumun açılışında konuşan Mersin Valisi Atilla Toros, “Bu kadim topraklar, Doğu ile Batı’nın kavuştuğu, denizin dağlarla buluştuğu, geçmişin bugünü şekillendirdiği medeniyetlerin kesişim noktasıdır. Tarihi binlerce yıl öncesine uzanan bu coğrafyada, kültürlerin kavşağında, geçmişin izini süren, geleceğe ışık tutan, bilimsel bir buluşmadayız. Siz kıymetli akademisyenleri, Akdeniz’in gerdanlığı, Anadolu’nun açık hava müzesi Mersin’de ağırlamaktan, büyük bir memnuniyet duyuyorum.  Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Değerli Bilim İnsanları, Kıymetli Misafirler, Bu topraklar tarihi ve kültürel bir hafızadır.  Burada yürütülen her bir kazı, sadece toprak altındaki eserleri değil, aynı zamanda insanlık tarihine dair saklı kalan öyküleri de gün yüzüne çıkarır. Zira Anadolu, başlı başına bir kültür atlasıdır.  Ve Mersin, bu atlasın en kadim, en zengin sayfalarından biridir. Soli Pompeipolis’in sütunlarında Roma’nın izleri vardır. Uzuncaburç’ta Helenistik dönemin sırları saklıdır. Yumuktepe, Neolitik çağın sessiz ama görkemli tanığıdır. Gözlükule, insanoğlunun toprağa ve zamana bıraktığı ilk eserlerden biridir. Burada kazılan her toprak, keşfedilen her yapı, yapılan her bilimsel çalışma; yalnızca bir bilgi değil, ortak hafıza inşa eder. Her taşta, bir söz. Her sütunda, bir çağ saklıdır. Her arkeolojik kazı bir soruya cevaptır. Her arkeolojik buluntu, tarih sahnesinde söylenen bir cümledir.  Medeniyetin gelişim sürecine tutulan bir ışıktır. Her kazı, geçmişten geleceğe kurulan köprüdür.  Bu nedenle arkeoloji sadece “geçmişe ait bir şeyler bulmak” değil, geçmişi anlayabilme çabası, tarihin sessiz tanıklarını konuşturma sanatıdır” ifadelerini kullandı.

“MERSİN, YERİYLE TÜRKİYE’NİN EN ZENGİN ARKEOLOJİK COĞRAFYALARINDAN BİRİDİR”

Mersin’in, bin 27 sit alanı, bin 812 taşınmaz kültür varlığı ve onlarca ören yeriyle Türkiye’nin en zengin arkeolojik coğrafyalarından biri olduğunun altını çizen Vali Toros, “Bugün 11 arkeolojik kazı bu topraklarda yürütülmektedir. Silifke’den Tarsus’a, Erdemli’den Anamur’a kadar yapılan her bir kazı Anadolu’nun kültürel derinliğini ortaya koyan, eşsiz birer belgedir. Her biri, tarihimizin farklı bir dönemine açılan eşsiz birer penceredir. Biz, bu eşsiz mirası korumayı görev, gelecek nesillere aktarmayı ise insanlık için bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bu bilinçle arkeolojik kazıları desteklemeye, restorasyonlara öncülük etmeye, kültürel mirasımızı korumaya kararlılıkla devam edeceğiz. Değerli akademisyenler, Toprak, hafızadır. Her bulgu, bize tarihten kalan bir mektuptur. Bu mektupları siz değerli bilim insanları okuyorsunuz. Kazı alanlarında, laboratuvarlarda emek veren ve ortaya çıkardıkları bilgiyi insanlığın hizmetine sunan bilim insanlarımızı yani sizleri gönülden kutluyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen tüm kişi ve kurumlara şükranlarımı sunuyorum. Katılımınız ve katkılarınız, için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sempozyumun, şehrimiz, ülkemiz ve insanlık adına hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum” şeklinde konuştu.

GENEL MÜDÜR GÖNÜLTAŞ; “MERSİN, BİNLERCE YILLIK MEDENİYETLERİN İZLERİNİ SAKLAYAN SESSİZ BİR ANLATICIDIR”

Sempozyumun açılışında konuşan Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Bülent Gönültaş ise, “Bu sempozyumu, tarih boyunca nice uygarlığın iz bıraktığı Akdeniz’in kıyısında, Mersin’de gerçekleştiriyor olmanın heyecanımızı artırdığını da belirtmek isterim. Mersin, yalnızca Akdeniz’in serin esintilerini taşıyan bir kıyı kenti değil; aynı zamanda, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini saklayan sessiz bir anlatıcıdır. Yumuktepe Höyüğü’nde katman katman yükselen insanlık tarihinden, Soli Pompeiopolis’in sütunlarına yansıyan görkeme; Olba’nın narin zarafetinden, Uzuncaburç’un görkemli taşlarına ve Silifke Kalesine kadar bu şehir, geçmişin tüm renklerini taşıyan önemli bir bellektir. Ancak Anadolu öyle bir coğrafya ki, Mersin’in bu özellikleri dahi onu biricik kılmıyor. Bu kadim coğrafyanın neresine baksak, geçmişin bir başka yüzüyle karşılaşıyoruz. Kars’tan Antalya’ya, Diyarbakır’dan Sinop’a, Çorum, Van, Kayseri ve İzmir gibi nice örnekle, ülkemizin dört bir yanındaki şehirler toprağın altında saklı hikâyelerini bizlere sabırla fısıldıyor. Bu sesi duyan, anlamlandıran ve insanlık tarihine kazandıran ise siz değerli bilim insanlarımızsınız. Bizler de bu kadim mirasa sahip çıkma sorumluluğunun yanı sıra Cumhuriyetimizin ilk yıllarında köklü ve güçlü temelleri atılan Türkiye arkeolojisini her zaman daha iyiye taşıma bilinciyle hareket ediyoruz. Bakanlığımız, arkeolojik çalışmaların desteklenmesinden, kazı alanlarının korunmasına, müzelerimizin güçlendirilmesinden bilimsel yayınların teşvikine, dijital arşivlerin oluşturulmasından çağdaş müzeciliğin yaygınlaştırılmasına ve yurdumuzdan kaçırılan eserlerin ait oldukları topraklara geri kazandırılmasına kadar pek çok alanda siz değerli bilim insanlarıyla iş birliği içinde çalışmayı sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

“2024 YILI KAZI ANLAMINDA YOĞUN BİR YIL OLDU”

2024 yılı bu çabanın sahaya yansıdığı yoğun bir dönem olduğunun altını çizen Gönültaş, “Yıl boyunca Bakanlığımız izniyle; 173’ü Türk, 30’u yabancı olmak üzere toplam 203 kararnameli kazı, ayrıca 8 sualtı kazısı, 156 kurtarma kazısı ve 60 müze başkanlığında yürütülen kazı hayata geçirilmiştir. Bununla birlikte kamu yatırımlarını ilgilendiren 11 kazı ile 84 sondaj çalışması gerçekleştirilmiş; yüzey araştırmaları, su altı araştırmaları ve jeofizik-jeoradar etütleriyle birlikte toplamda 765 arkeolojik faaliyetin hayata geçirildiği bir yıl olmuştur. Bu veriler, ülkemizin kültürel mirasına duyduğumuz derin bağlılığın ve arkeolojik mirasımızı koruma, anlama ve gelecek kuşaklara aktarma çabamızın somut bir göstergesi olduğuna inanıyorum. Bu yoğun faaliyetin gerektirdiği maddi kaynak ihtiyacını karşılamak üzere, Sayın Bakanımızın doğrudan girişimleriyle kazı ve koruma çalışmalarına tahsis edilen ödenek miktarı 2024 yılında rekor düzeye ulaşmıştır. Sadece Geleceğe Miras Projesi kapsamında kullandığımız kaynak 3,4 milyar TL’ye ulaşırken, 2025 yılı kazı çalışmalarına ve bu alanlardaki restorasyon faaliyetlerine ayrılan bütçenin ise 5,3 milyar TL olduğunu sizlere bildirmekten memnuniyet duyuyorum. Faaliyetlerimizin önemli bir ayağını oluşturan saha çalışmalarımız ve Geleceğe Miras Projesi, yalnızca arkeolojik alanlarda kazı yapmakla sınırlı kalmayan, aynı zamanda bu alanların korunması, belgelendirilmesi, çevre düzenlemeleriyle bütüncül şekilde ele alınmasını sağlayan kapsamlı bir yaklaşımdır. Bu proje, geçmişi sadece ortaya çıkarmayı değil, aynı zamanda anlamayı, anlatmayı ve gelecek kuşaklara aktarmayı da amaçlayan sürdürülebilir bir koruma modelidir. Elde edilen bilimsel veriler, yürütülen yayın ve sergi projeleriyle halkla buluşturulmakta; böylece kültürel mirasımız statik bir değer olmaktan çıkıp, toplumun her kesiminin erişebildiği, etkileşime girebildiği dinamik bir kamusal alan haline dönüşmektedir.  “Cumhuriyetimizin 102. Yılında 102 Sergi” projesi kapsamında, 44 ildeki müzelerimizde açılan tematik sergilerle depolarda yer alan ya da ilk kez gün yüzüne çıkan eserleri ziyaretçilerle buluşturuyoruz. Bu sergilerle, müzelerimizi yaşayan ve dinamik kültürel alanlara dönüştürmeyi hedefliyoruz. Kültürel mirasımızı yalnızca yurt içinde değil, uluslararası düzeyde de görünür kılmak adına kültürel diplomasi faaliyetlerimize hız kesmeden devam ediyoruz” dedi.

GÖBEKLİTEPE’Yİ 6 MİLYON KİŞİ ZİYARET ETTİ

Roma Kolezyumu’nda düzenlenen “Göbeklitepe: Kutsal Bir Yerin Gizemi” sergisinin, 6 milyona ulaşan ziyaretçi sayısıyla önemli bir başarı elde ettiğine dikkat çeken Gönültaş, “Haziran ayında Kolezyum Arkeolojik Parkı’nın önemli bir sergisinde de Türk müzelerinden eserler yer alacak. 2025 yılı içinde Roma’da Troya temalı yeni bir sergi için İtalyan makamlarıyla çalışmalar başlattık. Ayrıca, yakın gelecekte hayata geçireceğimiz “Taştaki Mitler: Göbeklitepe ve Son Avcıların Dünyası” sergisiyle Berlin’de de ses getireceğimize inanıyoruz. Yine bu yıl Kore’deki Hititler sergimiz, Seul’de 100 bin ziyaretçiye ulaşmak üzeredir. Birleşik Arap Emirlikleri’nde Konya Mevlana Müzesi’nden seçilen eserlerle düzenlenen “Rumi” sergisi ve Japonya’daki Topkapı ve Türk-İslam eserlerinden oluşan sergilerimiz de uluslararası alanda ülkemizin kültürel mirasını başarıyla temsil etmiştir. Bu etkinlikler, Türkiye’nin kültürel zenginliğini dünyaya anlatma çabamızın önemli bir parçası olmayı sürdürecektir. Bu projelerle, bir yandan dünyaya tarihimizin görkemini ve kültürümüzün derinliğini sunarken, diğer yandan da bu topraklardan koparılan her bir parçayı ait olduğu yere, öz vatanına kavuşturmak için kararlılıkla çalışıyoruz. Pek çoğunuzun basından da takip ettiği üzere, yakın zamanda heyecan verici bir gelişme yaşandı: Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un bronz heykeli, 1960’lı yıllarda Burdur’daki Boubon Antik Kenti’nden yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarılmıştı. Uzun yıllar süren bilimsel, hukuki ve diplomatik girişimlerin ardından, eser 14 Nisan 2025 tarihinde Cleveland Sanat Müzesi’nde düzenlenen bir törenle resmen Türkiye’ye iade edildi. 2002 yılından bu yana ait olduğu topraklara dönen 13 bin 284ncü kültür varlığı olan bu heykel, yalnızca bronzdan biçimlendirilmiş bir figür değil; köklerine döndüğünde anlamını bulan, tarihin ve kültürün sesi hâline gelen bir mirastır. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, bu heykelin yanı sıra pek çok kıymetli eserin yer alacağı bir sergi ve kazılarımız özelinde kapsamlı bir yayının, temmuz ayında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kamuoyuyla buluşturulacağını da sizlerle paylaşmaktan memnuniyet duyuyorum. Bronz heykelini ait olduğu topraklara getirmekteyken, Marcus Aurelius’un şu sözlerini, bu süreci anlamlandırmak açısından oldukça kıymetli bulduğumu belirtmek isterim: Marcus Aurelius Türkçe’ye “Kendime Düşünceler” ismiyle çevrilen kitabında şöyle yazıyor: “Gidebileceğin hiçbir yer, kendi özünden daha huzurlu ve sarsıntısız değildir” Bu heykelin dönüşü ile ülkemiz kültür varlıklarına sahip çıkarken sanki 1850 yıllık bir vasiyeti de yerine getiriyormuş gibi hissediyorum. Kültürel mirasa sahip çıkma ve onu gözetme maratonunda her şey ne yazık ki dilediğimiz gibi olmuyor. Geçen yıl Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nde düzenlediğimiz 44. Sempozyumdan bugüne kadar yerleri doldurulması güç kayıplar verdik. Neredeyse yarım asırdır süren bu sempozyumun, arkeolojik bilgi üretiminde sağladığı süreklilik büyük bir kıymet taşıyor. Ancak bunun ötesinde, farklı disiplinlerden bilim insanlarını bir araya getirmesiyle yalnızca geçmişi değil, kültürel mirasın geleceğini de birlikte inşa ediyoruz. Katkı sunan tüm bilim insanlarımıza, kazı başkanlarımıza, araştırmacılara, müze çalışanlarımıza, il müdürlüklerimize ve sahada görev yapan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ederim. Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu’nun ülkemiz arkeolojisi ve kültürel mirası için verimli, yapıcı ve ilham verici sonuçlar doğurmasını temenni ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum” dedi.

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!





 
  Akdeniz Gazetesi


 
  FLAŞ HABER
 

  BASIN İLAN KURUMU İLANLAR

 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün


  SOSYAL MEDYA
 
 

 


  

 
 
ANASAYFA BİK İLANLAR İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
akdenizgazetesi.net © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA