Necdet TAŞ

DEM Parti, 3 Mayıs’ta hayatını kaybeden İstanbul milletvekili ve TBMM Başkan Vekil Sırrı Süreyya Önder için Meclis’te taziyeleri kabul etti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de üç ay sonra ilk kez Meclis’e geldi ve taziyeye katıldı. Önder için meclis kürsüsünden bir baş sağlığı açıklaması da DEVA Partisi Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’den geldi. Genel Kurulda söz alan Ekmen,  “Ben de bir kere daha Büyük Millet Meclisimizin ve milletimizin başı sağ olsun diliyorum. Sadece yaşamıyla değil ölümüyle de büyük izler bıraktı geride Sırrı Süreyya Önder. Kendi varlığıyla bir ortamdaki sıcaklığın, iletişimin, neşenin, zekânın ve cesaretin mücessem hâli olurdu. En kritik zamanlarda dahi bırakınız bir espriyi, bir gülümsemesiyle ortamı bir anda değiştirebilirdi. Şüphesiz, Sırrı Süreyya Önder bugün değil yirmi yıl sonra da hayatını kaybetmiş olsaydı bu, biz de yine böyle bir derin acı ve hüzün yaratırdı. Ancak belki de bu hasta hâliyle ömrünün son demlerini adadığı, içinde bulunduğumuz barış sürecinin tamamlanmamasından, daha doğrusu tamamlanmasını Sırrı Süreyya'nın görmemesinden kaynaklanan ayrı bir acı ve hüznümüz var” ifadelerini kullandı.

“SÜREÇ BİRAN ÖNCE TAMAMLANMALI”

 “Ümit ediyoruz ki onun bir mirası olarak bu süreç bir an önce tamamlanır ve Türkiye, gerçek anlamda demokratik, çağdaş, katılımcı, özgürlükçü bir demokrasiye geçiş sağlar. Rahmetli Başkanımız Sırrı Süreyya Önder, marifet ve hikmet sahibiydi, aynı zamanda ilim ve irfan sahibiydi, bu memleketin bütün mahalleleriyle doğal, kendiliğinden ve müktesebatına dayalı bir iletişim içerisindeydi. Siyasetin bu kadar bölündüğü, ayrıştığı bir dönemde bütün mahallelerle bu kadar doğal bir ilişki kuran arkadaşımız, arkadaş sayımız maalesef kalmadı” ifadelerini kullanan Ekmen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “2012'de ilk kez dâhil olduğu barış süreçleri ise âdeta onun fıtratının birer eseriydi yani taşıdığı özellikler itibarıyla âdeta böyle barış süreçleri için yaratılmış bir insandı diyebiliriz. Yaratıcı neredeyse bütün hünerini onun şahsında bize göstermişti, bütün sanatını onun şahsında bize göstermişti. Onun yokluğu şüphesiz zor zamanlar için, kriz zamanlar için çok daha fazla hissedilecek. Hastalık dönemi de âdeta onun hayatının bir özeti olduğu gibi, aynı zamanda barışa duyulan özlem, destek ve hasretliğin de bir tezahürü oldu ve hastane koridorları Sırrı Bey'in şahsında barışın zuhur ettiği, tecelli ettiği günlere, tecelli ettiği koridorlara döndü. Şüphesiz, sağlığının ve sağlık sorunlarının farkındaydı ve kendi bedenini, kendi sağlığını âdeta bu sürece adamıştı. Sırrı Başkan kürsüden zaman zaman bizim yarım bıraktığımız şeyleri tamamlardı, biz de şimdi onun eksik kalan şiirinin bu süreç olduğunu ve bu süreci tamamlama sorumluluğumuz olduğunu ifade ediyoruz.”