Hatay-Antakya Merkez Odabaşı Mahallesi Sultanevler Sitesi'nde ikamet eden ve merkez üssü Kahramanmaraş olan iki büyük depremde kaldıkları enkazın altından kızları ve damatları tarafından çıkarılan Akgül çifti, çocukları, damatları, gelinleri ve torunlarından oluşan 13 kişilik ailesiyle birlikte Manavgat Kumköy’deki bir otelde kalıyor. Karı koca memur emeklisi olduklarını dile getiren Şükran Akgül, "Pazarı, pazartesiye bağlayan gece saat 04.15 gibi eşim bana ‘uyan Şükran deprem oluyor’ diye seslendi. Uyanıp lambayı yaktığımda gerçekten deprem olduğunu anladım. Eşim bana ‘olduğun yere çök’ dedi. Çöktüm. Eşimle karşılıklı aralarında mesafe bulunan çekyatlarda uyuyorduk. Sarsıntılarla çekyatlar bir araya geldi. Duvarlar ve eşyalar gürültüyle çöktü. Sabaha kadar birbirimize sarılıp öylece kaldık. Ölecek olursak da çocuklarımızın iyi haberlerini duyalım diye. Saat 5 gibi damadımın ‘anne-baba’ diye sesini duymaya başladık. Biz sesi duyuyorduk ama sesimizi duyuramıyorduk. Etraf aydınlanınca çocuklarımın bir bir gidip gelmeye başladığını fark ettik. Damatlarım ve kızlarımın yanı sıra polis memuru olan oğlum Yusuf da geldi. Çocuklarımın hepsinin kurtulduğunu fark edince rahatladım. Onlar için çok dua etmiştim" dedi.
"UYUYAMIYORUM"
Saat 11-12 gibi çocukları tarafından enkaz altından çıkarıldıklarını anlatan Akgül, "Koltuğun içini oyaraktan sürünerek çıktık. Çıktıktan sonra cezaevi mescidine sığındık. 2 gece su yok, elektrik yok, telefonun şarjı yok orada kaldık. Telefonun enkazda koltuğun altında kaldı. Telefonun çaldığını ışığının yanıp sönmesinden anlıyorduk ama alamıyorduk. Eşimin telefonu elime geçti. Onun ışığıyla olduğumuz yerden resimler çektik. Olduğumuz yer sürekli daralıyor, duvar üzerimize geliyordu. Cenin gibi kaldık. Damatlarım, oğlum, kızlarım bizi el birliğiyle kurtardılar. 2 gün sonra gidip yerle bir olan evimi görünce çok kötü oldum. Çocuklarımın evleri de içine girilemeyecek şekilde hasarlı. O günden beri bir türlü uyuyamıyorum. Eşim kanser hastası, damadımın birisi işsiz kaldı. Tüm anılarımız, çocuklarımın altınları vardı hepsi enkaz altında kaldı” diye gözyaşı döktü. Altınlarının, saatlerinin, telefonlarının enkaz altında kaldığını belirten Şükran Akgül “Her şey bir yana anılarımız enkaz altında kaldı. En çok da buna üzülüyorum” dedi. Otelin en zor günlerinde kendilerine kapısını açtığını belirten Şükran Akgül, “Allah otel sahibinden ve çalışanlarından razı olsun. Manavgat halkı bizi sahiplendi. Allah hepsinden binlerce kere razı olsun. Eksiklerimizi gönderdiler. Her şeyimizle ilgilendiler. Şu an çok iyiyiz. Herkesten Allah razı olsun. Depremin psikolojisini üzerimizden atamıyoruz ” diye konuştu.
"FIRSAT OLMADAN BİNA ÜZERİMİZE ÇÖKTÜ"
Kanser hastası olan İbrahim Akgül, o gece büyük bir gürültüye uyandığını ve hanımını uyandırdığını belirterek, “Kalk hanım kaçalım dedim. Kaçacak fırsatı bulamadan bina olduğu gibi üzerimize çöktü. Küçük bir üçgen bize yaradı. Hava aydınlanınca küçük bir ışık gördüm. Işığa doğru telefonumu tuttum, bizi gördüler. Sonra koltuğun arkasını oyduk, oradan bizi çekip çıkardılar” dedi. Akciğer kanseri olduğunu ve tedavi gördüğünü ifade eden İbrahim Akgül, “Beynimden ameliyat oldum. Şu an tedaviye ihtiyacım yok. Doktorumun tayini çıktığı için doktora ihtiyacım var. Mart ayının sonuna doğru film çektirmem gerekiyor. Bu konuda her yere bilgi verdim cevap bekliyorum” ifadelerini kullandı. 13 kişilik Akgül ailesi, Sarılar Mahallesi'nde 3+1 daire tuttuklarını, Hatay’daki eşyalarını getirdikten sonra otelden evlerine çıkacaklarını bildirdi.