Hava sıcaklıklarının artmaya başlaması nedeniyle kamuoyunu uyaran Doç. Dr. Kenan Topal, bölgede özellikle çocuklar, hamileler, yaşlılar ve kronik hastalığı olanların mevsim geçişleri ve yaz aylarında dikkatli olması gerektiğini kaydetti. Bölgede yaşayan yaşlıların özellikle mevsim geçişlerinden olumsuz etkilendiğini belirten Doç. Dr. Topal, “Bölgemizde özellikle mayıstan hazirana geçerken ya da yazdan kışa geçişte, rahatsızlıkları nedeniyle yoğun bakıma alınan yaşlı yurttaşlarımızın sayısında artış oluyor. Çünkü yaşlı nüfus arasında kronik hastalık sahibi olanların oranı çok fazla. Bu kişilerin vücut direnci daha düşük oluyor. Mevsimin ani değişimine uyum sağlamakta zorlanıyorlar. Yaz sıcakları ve nem de yaşlı yurttaşlarımız için bir başka risk unsuru” dedi. Doç. Dr. Topal, yaştan bağımsız olarak, kalp-damar hastalığı, şeker ve tansiyon gibi kronik hastalığı olan tüm kişilerde aynı şekilde riskin arttığını kaydetti.
HAMİLELERDE DÜŞÜK TEHLİKESİ
Hamilelerin sıcak iklim şartları nedeniyle karşılaştığı risklere de değinen Doç. Dr. Kenan Topal şu bilgileri verdi: “Hamilelikte kadınların bağışıklık sistemi güçten düştüğü için hastalıklara daha açık hale gelebiliyorlar. Bu dönemde, aşırı sıcağa ve susuzluğa daha az direniyorlar. Kendilerini sıcak ve yüksek nem şartlarında korumazlarsa, bu durum düşüğe yol açabiliyor. Hatta annenin kaybedilmesine bile neden olabiliyor. Özellikle yanlış beslenen, fazla kilolu, tansiyon ve şeker riski olan hamile kadınların daha fazla dikkatli olmaları ve sıcaktan kendilerini korumalarını istiyoruz. Çocuklarda ise oyuna dalıp güneşte uzun süre kalmaları nedeniyle güneş çarpmasına kadar varan olumsuz sonuçlarla karşılaşabiliyoruz.”
SICAK ÇARPMASININ BELİRTİLERİ
Yaz aylarında bölgede sıcak çarpmasının sık görülen bir vaka olduğunu kaydeden Doç. Dr. Kenan Topal şöyle devam etti: “Sıcak çarpmasına maruz kalan kişilerde ilk önce soğuk ve terli bir cilt, bitkinlik, aşırı susama hissi, kas krampları, baş ağrısı ve baş dönmesi görülür. İlerleyen durumlarda sıcak maruziyeti devam ederse bulantı, kusma olabilir, cilt kuru, sıcak ve kırmızı bir hal alır, vücut ısısı yükselir, solunum ve nabızlar hızlanır. Zamanında müdahale edilmediği taktirde hayatı tehdit eden durumlara kadar gidebilir. Bu nedenle güneşin en yüksekte olduğu öğlen saatlerinde açık havada çalışan kişilerin işlerine ara verilmesi önemlidir. Ayrıca bu saatlerde dışarı çıkan herkesin şapka şemsiye gibi güneşten koruyucu ekipmanlar kullanması önerilir. Şalgam ve tuzlu ayran gibi yöremizde yaygın olan içeceklerle gerekli sıvı ve elektrolit ihtiyacını karşılanması da önlem olarak düşünülebilir.”
SICAĞIN OLUMLU ETKİLERİ DE VAR
Doç. Dr. Kenan Topal, sıcak iklim şartlarının getirdiği risklerin yanı sıra olumlu etkilerinin de bulunduğunu belirterek şunları söyledi: “Bol güneşli iklim D vitamini üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Vücudumuz için gerekli olan D vitamini güneşin etkisi ile oluşur. Güneşten gelen ultraviyole B ışınları D vitaminlerinin en güçlü kaynağını oluşturmaktadır. D vitamini ihtiyacının yüzde 90’ı güneş ışınları aracılığı ile karşılanır. Cildin ürettiği D vitamini yağ dokusunda depolanır ve kışın yeterli güneş alınamayan durumlarda bu depolar kullanılır. Çukurova bölgesinde güneş ışınlarından yaz mevsiminde öğlen saatlerinde 10-15 dakika yüz, eller kollar açıkta kalacak şekilde arada cam olmadan direk güneş ışınları deriyle temas edecek şekilde güneşlenmek önemlidir. Ayrıca güneşli açık havaların etkisiyle vücudumuzda endorfin, serotonin ve melatonin gibi olumlu hormonların üretiminin az güneşli ve kapalı havanın daha fazla olduğu kuzey iklimlerine göre yüksek olmasının, depresyon ve anksiyete gibi ruhsal hastalıkların riskini azalttığı bilinmektedir.” (İha)