Necdet TAŞ
Mersin İdare Mahkemesi, Petrokimya Sanayi A.Ş’nin Mersin’in Akdeniz ilçesi Karaduvar Mahallesi’nde Toros Tarım'ın arazisi üzerinde yapacağı polipropilen tesisi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporunun iptali ile ilgili Mersin Barosu’nun açmış olduğu davada yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ancak tehlike henüz geçmiş değil, Yapılması düşünülen tesisin ilelebet tarihe karışması için Danıştayda devam eden Özel Endüstri Bölgesi yer seçimi iptal edilmesi için açılan davanın ve Çevre Düzen Planı değişikliği kararının da iptal edilmesi gerekir.
ATAR: “MERSİN’İN İÇİN ÖNEMLİ BİR KARARA İMZA ATTIK”
Konuyla ilgili konuşan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mersin İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Seyfettin Atar, “Karaduvar Mahallesinde gerçekleştirilmesi planlanan TEKFEN Polipropilen Üretim Tesisi Yatırım Projesi ile ilgili olarak alınan 10.03.2020 tarih ve 5835 sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu kararının hukuka ve mevzuata aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ve yürütmesinin durdurulması için 10.03.2020 tarih ve 5835 sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu kararının iptaline ilişkin Mersin 2. İdare mahkemesine dava açmış bulunmaktayız. Tesise itiraz için ana gerekçe olarak; Dava konusu polipropilen üretim tesisine ait yerin dünya genelinde ve ülkemizde bulunan tesislere nazaran yerleşim yerlerine çok yakın olduğu ve bu tür tesislerin genellikle organize sanayi olarak nitelendirilen Polipropilen ve bu maddenin kullanıldığı plastik ve yan yan sektörlerinin yer aldığı sanayi bölgeleri içinde yer almalarına rağmen dava konusu projenin gerçekleştirileceği alanın bu niteliğe haiz bir alan olmadığı, aksine ilgili alanın içinde bulunduğu bölgede bir takım ulusal ve uluslararası stratejilerin (Mersin limanı ve Serbest Bölgenin Gelişme alanı, konteyner limanı, liman-otoyol kavşak bağlantısı) geliştirildiğinin, Mersin-Adana Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planında Enerji Üretim ve Depolama Alanlarına ilişkin kompleks niteliğinde yer seçimi öngörülerinin mevcut olduğu halde ÇED raporunda proje sahası için alternatif yer seçeneklerinin irdelenmediği ve kent plan ilkelerine aykırılık içermediğini ifade etmiş bulunmaktayız. Proje üretime geçtiği takdirde projede kullanılacak prosesin, araçların ve enerji üretmek için kullanılacak yakıtın üreteceği emisyonların hava su ve toprak kirliliği yaratacağı, çevredeki diğer sanayi tesislerin yarattığı kirliliğin de kümülatif olarak değerlendirilmesi gerektiği, projenin yakındaki tarım ve yaşam alanlarına (60 metre yakınında konut alanı) ve dolayısıyla insan sağlığına ciddi olumsuz etkileri olacağı, Deliçay deresinin debisi yetersiz olduğundan su ihtiyacının (saatte 500 m3/sa, yılda 9 milyon m3 su talebi) büyük oranının yer altı su kuyularından karşılanacağı, bu durumun yeraltı sularının ve dolayısıyla bölgenin geçim kaynağı olan tarım topraklarının tuzlanmasına ve bunun sonucunda tarım alanlarında ciddi problemler başlamasına, toprak verimsizleşmesine neden olacağı, denize deşarj edilecek suyun deniz ekosistemini bozucu etkileri olacağı, 5 mm çapında küçük bir ürün olan polipropilenin taşınması ve depolanması aşamasında denize ve toprağa karışacak olması nedeniyle çevre kirliliğine sebebiyet verileceği, uluslararası hukuk ve uluslararası sözleşmelere riayet edilmediği açıkça ortadadır” ifadelerini kullandı.
ÇED RAPORUNA TEPKİ
Ayrıca ÇED raporunda ve Bilirkişi raporunda yatırım projesinin halk sağlığı başta olmak üzere kent ve çevre sağlığını etkileyebilecek hiçbir veri ve unsurdan bahsedilmediğine dikkat çeken Atar, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Çevresel Etki Değerlendirme ve Bilirkişi raporunda yatırımın gizliliği, bütünlüğü veya ulaşılabilirliği bozulduğunda can ve mal kaybına sebep olabilecek veya ulusal güvenliği ve kamu düzenini bozabilecek nitelikteki tesis veya altyapılar olarak tanımlanan kritik alt yapı çalışmaları ile ilgili hiçbir analiz ve veri çalışması yapılmadığı görülmüştür. Türkiye’de gerçekleştirilecek özel ve ağır projeler nezdinde uygulanan siber güvenlik politikaları ve kritik altyapıların korunmasına yönelik durum tespiti ve kamusal/özel politikalara yer verilmemiştir. İtiraz taleplerimize karşılık mahkemece açıklanan mahkeme raporunda yer alan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin, uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. Maddesi uyarınca teminat alınmasızın ve itiraz yolu kapalı olmak üzere yürütmesinin durdurulmasına Mersin 2. İdare mahkemesi tarafından 10/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir. Mersin Akdeniz Karaduvar mahallesine yapılması düşünülen özel endüstri bölgesi ilan edilen alan üzerine hazırlatılan ÇED olumlu başvuru dosyasının iptali TMMOB’a bağlı odalar olarak memnuniyetle karşılanmıştır. Ancak bu daha bir başlangıçtır söz konusu bölge halen Özel Endüstri Bölgesi olarak devam etmekte ve 1/100 bin ölçekli Mersin Adana Çevre Düzeni Planında Özel Endüstri Bölgeleri olarak planlıdır. Yapılması düşünülen tesisin ilelebet tarihe karışması için Danıştayda devam eden Özel Endüstri Bölgesi yer seçimi iptal edilmesi için açtığımız davanın ve Çevre Düzen Planı değişikliği kararının da iptal edilmesi gerekmektedir. TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu olarak ÇED iptal sürecindeki tutumumuz özel endüstri bölgesi yer seçimi ve çevre düzeni planı iptal davalarında da ilgili meslek odalarımız tarafından davacı ve müdahil davacı çatısı altında hassasiyetle takip edilmektedir.”