Necdet TAŞ
Kurban Bayramı öncesi üreticilerin sorunlarıyla ilgili konuşan Mersin İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Akdoğan, pandemi sürecinde tarımla ve hayvancılıkla uğraşan kişiler çok fazla mağdur edilmediğini ancak yaşanan kuraklık ve pahalılığın üreticinin belini kırdığını söyledi. Sağlık Bakanlığı ile pandemi döneminde sürekli iletişim halinde olduklarını kaydeden Akdoğan, "Bu konuda titizlikle çalıştı ve onlarla sürekli istişare halindeydik. Sürekli üretimin önemi pandemi ile birlikte daha fazla ortaya çıktığından dolayı üretim yönünden çok sıkıntı yaşamadık, üreticilerimize de yaşattırmadık. Kısıtlamalardan çiftçilerimiz muaf tutuldu. Ürettik, çünkü üretim son derece önemli. Bağışıklık sistemini güçlendirmemiz için doğal gıdaya ihtiyacımız var. Coğrafyamız ve iklim şartlarımız da buna çok uygun" ifadelerini kullandı.
"PANDEMİDE ALINAN ÖNLEMLER SAYESİNDE FAZLA ETKİLENMEDİK"
Özellikle Mersin’de ve Türkiye’de üretilen küçükbaş hayvancılığın çok önemli olduğunun altını çizen Akdoğan, "Ürettiğimiz ürünlerin son zamanlarda değerlendirilmemesi ile ilgili son zamanlarda bir sıkıntı yaşadık. Büyükbaş hayvancılık yapan üreticilerimizin sütün tüketilmesi konusunda, okulların, lokantıların kapatılması ile birlikte burada ayran üretimi yavaşladı. Daha çok peynir üretimine dönüldü. Bu sefer peynir piyasada çoğaldı. Ama çok şükür yasakların kalkması ile birlikte eski düzene dönüleceğini umuyoruz. Üreticilerimiz doğada olduğu için pandemide çok sıkıntı yaşamadılar. Şu ana kadar Sağlık Bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalar için teşekkür ediyoruz. Tüm üreticilerimiz şu anda aşılandı. Arazide olan üreticilerimizde vaka sayılarımız biraz daha düşüktü. Alınan önlemler de burada önemli oldu. Küçükbaş hayvancılık bizim bölgemizde yöresel olarak yapılıyor. Mersin coğrafya olarak Yörüklerin hakim olduğu bir bölge. Küçükbaş hayvancılık bizde çiftlik üzerine değil de daha çok yayla kısmında yapılıyor. Zor şartlar altında yapılıyor, bu bir emek istiyor. Sıkıntılarla yaşıyoruz buralarda" diye konuştu.
"KURAKLIK BELİMİZİ BÜKTÜ"
Bu yıl kuraklık da çok fazla olduğuna dikkat çeken Akdoğan, "Kuraklıktan dolayı, yağışların az olması ile birlikte bunu fırsata çeviren bir kesim de var. Stoklayan kişiler de var. Yem fiyatlarında bu yüzden anormal bir artış oldu. Geçen yıl bu dönemde bir çuval yem 70-80 TL bandında iken 160-180 TL’ye kadar çıktı. Bundan üreticilerimiz mağdur oldu. Tarım Bakanımızla, Hazine ve Maliye Bakanımızla görüştük. Tekrar Cumhurbaşkanımıza konu iletildi. Yaklaşık 400 bin ton arpa ithal edildi. Üreticilere dağıtılmaya başlandı. Bunun dışarıdaki maliyeti 2 bin 800 TL civarında. Burada bin 950 TL’ye üreticilere satılmaya başlandı. Kuraklıktan dolayı ürün azlığı var piyasada. Bunu da dışarıdan süspansiye ederek devam edebiliyoruz. Toroslar’da 10-15 gündür yağış konusu. O da belli bölgelere yağdı. Bununla idare etmeye çalışıyoruz. Susuz olan bölgelerde de sıkıntı yaşanıyor. Sulama tankerleri ile çözmeye çalışılıyor. Kuraklık ile ilgili sıkıntı çıkınca yem giderleri ile ilgili bir proje geliştirdik. Üretim seferberliği başlatıyoruz Mersin’de. Projemiz onaylanma aşamasında. 5 milyonluk bir proje. Atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılması adına son derece verimli. Biz bu zamana kadar yem konusunda çok fazla duyarlı değildik. Ama sıkıntı yaşamaya başlayınca arayış içerisine girdik. Buna kayıtsız kalamazdık" dedi.
"HAYVAN SAYIMIZI 2 MİLYONA ÇIAKRDIK"
Hayvan sayısının, göreve geldiğinde anaç ve yavruları ile birlikte 1 milyon civarında olduğunu ifade eden Akdoğan, "Biz bu sayıyı 2 milyona çıkardık. Biz keçi varlığında Türkiye’de birinciyiz. Toplam anaç koyun ve keçi varlığında ise dördüncü sıradayız şu anda. Emek sarf ettik ve bunun heba olmasını istemedik. Üreticilerimizden de sabırlı olmalarını diliyorum. Gelecek yıl bu proje ile birlikte tüm üreticilerimize yüzde 80 hibeli tohumlar vereceğiz. Yem giderlerimizin azalması için çalışacağız. Tamamen satın almaya dönmememiz gerekiyor. Üretim de yapmamız gerekli. Biz bu sorunları bildiğimiz için çözüm odaklı çalışıyoruz. Çünkü biz de üreticiyiz. Üretici olmasak sorunları bilme imkanımız yok. Ben de kurbanlık besliyorum, yem alıyorum, aynı zorlukları biz de yaşıyoruz. Şu anda bazı köylerde havyan üreticisinin şeftali, kiraz gibi ürünler var. Bunlar ihracata yönelik. Bizim de ithal ettiğimiz ürünlerin üretilmesi gerekiyor. Şu anda Rusya’dan arpa alamıyoruz çünkü çok fazla vergi var üstünde. Yem, yonca üreten üreticiler şu anda kazanıyor. Bizim burada da üretilebilir. Ülkemizin kalkınıp gelişebilmesi için tarım son derece önemli. Tarımın her kolu önemli. yerli üreticinin desteklenmesi gerekiyor. Bizim üreticilerimiz yılda bir sefer kurban için hazırlık yapıyor. Tam hayvan satışa yakın bazı dernek ve vakıflar kurbana dahil oluyor. 800-900 TL gibi bir fiyat çıkarıyorlar. Böyle bir kurban ibadeti olmaz. İbadet şekline de uygun değil. Emeğe de saygısızlık. Bakanlığımızın bu konuda çalışma yapmasını bekliyoruz. Kurban vasfında olacak hayvanın en az küçükbaş koyun, kuzu için 6 aylık, keçi için 1 yıl, büyükbaş için de 2 yıl olması gerekiyor. 1 yıllık bir hayvanı bin TL’ye nasıl kesecekler? Küçükbaşın en yoğun olduğu Mersin’de hiçbir vakıf veya derneğin kurbanlık aldığını görmedim. Bunu yapan derneklerin denetlenmesini de talep ediyoruz. Kurbanı ticari faaliyete çevirdiler. Tüketicilerimizin, kurbanlık alacak vatandaşlarımızın hem hayvancılığın desteklenmesi, yerli üreticilerin desteklenmesi açısından buralardan almasını tavsiye ediyorum" şeklinde konuştu.
"ÇOBAN BULAMIYORUZ"
Destekleme konusunda sıkıntılarının olmadığını ancak çoban konusunda sıkıntılarının çok olduğunu kaydeden Akdoğan, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: "Özendirici sertifikalar veriyoruz. Yüzde 50 hibeli römork, su tankeri gibi şeyler veriyoruz. Üreticilerimizin başvurusu bittikten sonra kura ile vereceğiz. Biz destek konusunda sıkıntımız yok. Hayvan varlığında dördüncüyüz ama hayvan başı destek miktarında ise birinciyiz. Çoban desteği veriyoruz. Hayvan ıslahı projemiz var. Meraya uygun hayvanların gelişmesini sağlıyoruz. Mersin Büyükşehir Belediyesi, Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı çok güzel çalışıyor. Örnek projelere imza atıyor. Geçen yıl “Köyümde yaşamak için sebeplerim var” projesi geliştirildi. Tüm paydaşların olduğu bir proje. Sadece hayvan hibe olarak verilmiyor. Yemi, bakımı, kontrolü de yapılıyor. 5 yıllık bir proje. Mersin’de 2011’de bir kanun değişikliği oldu. Orman içerisindeki önceki yıllarda havya otlatmak tamamen yasaktı. Ama değiştirildi ve izne tabi tutuldu. Biz buradaki üreticilerimize otlatma belgeleri aldırdık. Şu anda yasal izin açılan sahalarda hayvancılar, hayvanlarını otlatabiliyor. Çözemediğimiz sıkıntılar da oluyor ama çok fazla bir sıkıntımız kalmadı. Önceden orman tamamen yasaktı. Yem maliyetlerini düşüremediğimiz zaman, ormanlık alanlarda üreticiler hayvanlarını otlattığı zaman daha az yem verecek ve bu da ekonomiye katkı sağlayacak. Bizim üreticilerimizin çoğu dedesinden, geçmişten gördüğü için çoğu bilgili. Ama buna rağmen olması gereken belgeler oluyor biz bu konuda destek oluyoruz. Yaklaşık 5 bin civarı hayvancımızı yetiştirdik. Biz projelerle en fazla mevcut yapanların desteklenmesini istiyoruz. Çok fazla dışarıdan katılanların sürdürülebilir hayvancılık yaptığını biz gözlemlemedik. Mevcut yapanlarla koruyup, onların önünü açmamız lazım. Hayvancılık çok zor bir uğraş çünkü. Bu ülkenin geleceği için hayvancılara sahip çıkmak her bir bireyin asli görevidir. Birliğimiz olarak sosyal projelerimizi devam ettireceğiz. Hayvancıları özel bankalara yönlendirmeyi doğru bulmuyorum. Çükü en küçük bir istikrarsızlıkta faizleri sabit tutmuyorlar. Ama Ziraat Bankası sıfır faizli olarak finans sağlıyor. Doğu ve Güneydoğu hayvancılık olarak bizim kültürümüze yakın bir şekilde hayvancılık yapıyor. Bizde göçerlik hakim. Niğde’de bir karar alınıyor ve yüzyıllardır oraya giden hayvancımıza engel koydular. Konya’da bazı muhtarlar üreticiye baskı yapıyor. Ücret talep eden var. Bu yıl ciddi anlamda sıkıntı yaşadık. Sayın Valimiz bu konularda da destek oldu. Niğde, Adana valilerini aradı. Bir sıkıntıyı çözemedik Sayın Bakanımız Lütfi Elvan’a gittik o çözdü."