Haber Merkezi
Danışmanlardan mali müşavirlere, güvenlik şirketlerinden iş sağlığı ve güvenliği firmalarına kadar çok çeşitli meslek grubunu bünyesinde barındıran MTSO 31 No’lu İşletme Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi’nin Meclis Üyeleri, pandemi sürecinde işletmelerin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi. Bu dönemde verilen teşviklerden yapılan uygulamalara, bekleyen yasalara kadar çok geniş kapsamlı değerlendirme yapan Meclis Üyeleri, süreçten ekonomik açıdan en az hasarla çıkılması adına beklentileri dile getirdi.
AKIN: “GELENEKSEL MALİYE VE PARA POLİTİKASI GEREKLİ”
31 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Vizyon Mersin Yeminli Mali Müşavirlik Firmasının Sahibi Ahmet Akın, pandemi sürecinin şirketleri nasıl etkilediğini değerlendirdi. “Pandemi süreci dünyadaki sistemin, toplumsal ilişkilerin ne kadar dirençsiz olduğunu ortaya koydu” diyen Akın, şunları söyledi: “Devletin temsilcisi siyasal iktidarların yetkilerini toplum yararına kullanmasının önemi anlaşıldı. Zor bir süreç. Türkiye’nin şanssızlığı ise pandemiye zayıf ekonomi içindeyken denk gelmesi. Bu işleri daha da zorlaştırıyor. Ancak bu süreçte en çok zararı hizmet sektörü göldü. Halkın geçim sıkıntısı ve işsizlik insanları canından bezdirdi. Yardımları yapacak para da yok kasada. Borç almaya kalkarsanız yüksek faizle borç veriliyor. Tüm bunlar bir araya gelince önümüzdeki sürecin daha zorlu geçeceğin düşünüyorum.” Çözüm olarak hızlı şekilde orta vadeli ekonomik yapılandırma programı oluşturulmasını gösteren Akın, “Biz Mersin olarak ne yaparsak yapalım ekonomi yönetimi doğru maliye ve para politikaları uygulamazsa kent ekonomisindeki sıkıntıyı aşamayız” değerlendirmesini yaptı. Türkiye’nin artık geleneksel maliye ve para politikası uygulaması gerektiğini kaydeden Akın, “Örneğin eğer mevduata faiz belirleyecekseniz bu faiz hiçbir şekilde enflasyon altında olmamalı. Maliye politikasında da denk bütçe önemli. Son yıllara kadar güçlü bir maliye politikamız vardı ama onu da kaybettik. Şu anda en büyük sorun güven eksiği. Güveni de doğru ve şeffaf politikalarla yakalarsınız. Verilen yetersiz teşviklerle, vergi sigorta primi ertelemekle kredi taksiti ötelemeyle sorun çözülmez. Zor durumdaki işletmelerin cebine nakit para konulmalı. Dünya böyle yapıyor” dedi.
DİBO: “ŞİRKETLER EKONOMİK, MALİ VE FİNANSAL OLARAK ZOR DURUMDA”
31 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Faber Bağımsız Denetim ve Danışmanlık Şirketi Sahibi Erol Dibo ise teşviklere ve bir takım uygulamalara değindi. Özellikle SGK teşviklerinin çok karmaşık olduğunu ve işin ehli kişilerin dahi zorlandığını ifade eden Dibo, bu soruna yapılacak sadeleştirmelerle çözüm üretilmesini beklediklerini söyledi. Bir takım uygulamaların ise planlanırken tarafların görüşlerinin alınmamasından şikayetçi olan Dibo, “Kanun koyucular yaptıkları yasal düzenlemelere paydaşları dahil etmediklerinden büyük sıkıntı çıkıyor. En büyük örneği Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) üzerinde gördük. Taraflar dahil edilmeden yapılan bu düzenleme yeterince farkındalık oluşturamadı. Oysa uyulmaması halinde uygulanacak idari ve adli yaptırımlar, bir işletmeye sermayesini, işini kaybettirecek düzeyde ağır. Yasal mevzuat anlaşılabilir ve kolay uygulanabilir hale getirilmeli. Çevre Mühendisleri Odaları bile bu kanunun tarafı olmadıklarını sosyal medyada dile getirdi. O zaman kanun koyucu hangi paydaşlarla görüşerek bu uygulamayı yerine getiriyor ya da çözüm üretiyor, bunu irdelemek lazım” dedi. Şirketlerin pandemi sürecinde yaşadığı ekonomik zorluğu da hatırlatan Dibo, para kazanamayan işletme sahiplerinin ötelenen vergi ve prim borçlarını ödeme döneminin geldiğini belirtti. Bilanço ve mali tabloların kötü olduğunun altını çizen Dibo, kamuya borçların yapılandırılarak ödenmesini, mevcut ihtilafların sulh yoluyla sonuçlanmasını, vergide öngörülebilirliğin artırılmasını, geçmiş vergilendirme dönemiyle ilgili olası risklerin azaltılması konusunda vergi affı ve matrah artırımı beklediklerini ve bu konunun şirketlerin bilanço ve finansal durumları için bir zaruret haline geldiğini söyledi.
YILMAZ: “OSGB’LER İÇİN KDV YÜZDE 1’E İNDİRİLMELİ”
31 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Çağ İş Sağlığı ve Güvenliği Firmasının Sahibi Yakup Yılmaz, özellikle Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri’nde (OSGB) yaşanan sorunlara dikkat çekti. İş sağlığı ve güvenliğinin 2012’de İLO sözleşmesiyle gündeme geldiğini hatırlatan Yılmaz, “Yasa 2013’te yürürlüğe girecekti, ama hep eksik kalan yanlarıyla bugüne geldi. Bugün ise yürürlük tarihi 2023’e ertelendi. Bu konuda çalışan 2 bin 500 tane OSGB firması var. Belki bu zor süreçte bu firmalara kısa çalışma ödeneği sağlanıyor ama konu yasalaşmadığı için hizmet alacak firmaların bir kısmı OSGB’lerle çalışırken önemli bir kısmı çalışmamayı tercih ediyor, bu durum OSGB firmalarının sıkıntı yaşamasına neden oluyor” değerlendirmesini yaptı. Çözüm önerisi de sunan Yılmaz, birçok sektörde KDV indirimine gidildiğini hatırlatıp, iş sağlığı ve güvenliği sektörüne de yüzde 1’lik KDV uygulamasının getirilmesinin sektörde faaliyet gösteren firmalara bir nebze olsun katkısının olacağını beklediklerini söyledi. Sektör içinde birçok firmanın ayakta kalabilmek adına KDV ya da SGK giderlerini gözetmeden müşterilerine fiyat verdiğini de dile getiren Yılmaz, böylesi uygulamaların ise haksız rekabeti beraberinde getirdiğini ifade ederek, bu sektörde faaliyet gösteren firmalar için denetimlerin artırılması talebinde bulundu.