Haber Merkezi
Daha önce 2018 yılının haziran ayında 616, 2019 yılının nisan ayında ise 417 sahayı ihaleye açıldığına dikkat çeken Gökçel, “Orman yangınları ile orman varlığımızı her geçen gün kaybediyoruz. İklim değişikliği sebebiyle orman yangınları artık daha yıkıcı boyutta. Son yıllarda önemli orman alanlarımızı bu şekilde yitirdik. Bununla birlikte bir de maden sahaları eliyle ormanlarımız kıyıma uğruyor. 2018 yılının haziran ayında 616, 2019 yılının nisan ayında ise 417 sahayı ihaleye açıldı. Bu sene 766 sahaya daha maden ruhsatı verilmek isteniyor. Bunlar çok tehlikeli işler. Yanan alanı belki 20 yılda tekrar orman haline getirebilirsiniz ama maden araması yapılan alanların geri dönüşü yok. Geç olmadan bu yanlışa son verilmeli. Dağlarımız, ormanlarımız delik deşik edilmeden bu projeler iptal edilmeli. Aksi halde geleceğimize yaşanmaz bir vatan bırakacağız” dedi.
“SULAR KİRLENECEK, TARIM YAPILAMAYACAK”
İhaleye açılan bölgelerde madenciliğin tehlikeli sonuçları olacağına değinen Gökçel, “ Mersin hem tarım hem turizm kenti. Çiftçilerimiz, köylülerimiz emeğini toprakla yoğurarak üretim yapmaya çalışıyor. Turizm tesislerimizle gelen misafirlerimize Mersin’in doğal güzelliklerini göstermeye çalışıyoruz, misafir ediyoruz. Bu maden projeleri hayata geçerse su kaynakları kirlenecek. Toprak tarım yapılamaz duruma gelecek. Geçmişte yapılan hatalardan ders almak gerekli. Kaz Dağlarında, Cerratepe’de ısrar edildi de ne oldu? Kim kazandı? Birkaç şirket para kazansın diye olan köylümüze, çocuklarımıza oldu. Şimdi orada tarım yapılır mı, hayvancılık yapılır mı? Burada da aynı sorunla karşılaşmayalım. Toprağı ekelim, hayvancılık yapalım. Pandemide herkes tarım çok önemliymiş, tarım olmadan biz hayatta kalamayız dedi. O zaman bunun gereğini yerine getirip tarım alanlarını korumak zorundayız” diye konuştu.